Bir Oscar sezonu daha başladı. Her sene yapılan Oscar tartışmaları da bir kaç hafta içinde hız kazanacak. Oscar’lara damgasını vurması beklenen filmlerse bir bir gösterime giriyorlar. Bazıları hayal kırıklığı yarattı, bazıları beklentileri karşılayamasa da ödüllerdeki iddiasını koruyor, bazıları unutuldu gitti. Bu dosyada Oscar adaylığı alabilecek filmlere değindim. Oscar adayları 24 Ocak’ta açıklanacak, ödüller 26 Şubat’ta dağıtılacak.
The Artist:
Cannes Film Festivali’nde gösterildikten sonra olumlu eleştiriler alan The Artist sessiz bir film. Sessiz sinemanın bütün dinamiklerini başarıyla kullanan yönetmen Michel Hazanavicius söylenenlere göre ortaya etkileyici bir film çıkarmış. Başroldeki Fransız aktör Jean Dujardin’in sadece jest ve mimiklere dayalı oyunculuğu Cannes’da ödüllendirilmişti. Oscar için en önemli kriterin reklam ve popülerlik olduğunu düşünürsek rakipleri kadar şanslı değil. Ama eleştirmenlerden ödül almaya başlamasıyla bu alanda iddialı olabilir. Filmin ve yönetmenin Oscar’a aday olması kesin gözükmüyor.
The Descendants:
Oscar sezonu açılmadan önce George Clooney’nin The Descendants ve Ides of March’taki performanslarıyla aday olabileceği söyleniyordu. Fakat şu sıralar Clooney’nin bu filmle adaylığını kesin görenler çoğunlukta. Clooney’nin performansını çarçabuk “kariyerinin en iyi performansı” olarak gören eleştirmenler de mevcut. Ayrıca film de başarılı bulundu. Dolayısıyla film, senaryo ve erkek oyuncu dallarındaki adaylık sürpriz olmayacak. Yönetmen Alexander Payne’in son filmi Sideways beş dalda Oscara aday olmuş, senaryo dalında yönetmene Oscarı getirmişti. Dolayısıyla Payne’in uzun bir aradan sonra tekrar film çekmesi ve filminin başarılı bulunmasıyla adaylığı kesinleşti diyebiliriz.
Tinker Tailor Soldier Spy:
Michel Hazanavicius The Artist’le sessiz sinemaya saygı duruşunda bulundu. Thomas Alfredson ise Tinker Tailor Soldier Spy filmiyle 70’lerin ajan gerilimlerine saygı duruşunda bulundu. Gösterildiği festivallerde olumlu eleştiriler alan ve oyuncularının performansları övüldükçe övülen filmin Amerika’daki vizyon tarihi de bu olumlu eleştirilerden dolayı bu aya kaydırılmıştı. Oscar için oyuncular arasından Gary Oldman’in adının daha sık geçtiğini ve uzun bir aradan sonra aktörün çok sağlam bir performans ortaya koyduğu söyleniyor. Oldman ilk Oscar adaylığını bu filmle alabilir. Geçen senenin film ve yönetmen Oscarları onca Amerikan filmi arasından bir İngiliz filmine ve yönetmene gitmişti. Dolayısıyla Tinker Tailor Soldier Spy’ın Oscar şansı düşük gözükmüyor. Keza İsveçli yönetmen Thomas Alfredson’ın da öyle…
Extremely Loud and Incredibly Close:
Buram buram Oscar kokan bir film. Oscar için çekildiği çok belli oluyor. Yapımcısı geçen sene Social Network’le ödül manyağı yapılan Scott Rudin. Senaristi Forrest Gump ve Benjamin Button’la adaylık üstüne adaylık alan ve Forrest Gump’la Oscar’a uzanan Eric Roth. Başroller Oscarlı oyuncular Tom Hanks ve Sandra Bullock’a ait. Yönetmen The Hours, The Reader ve Billy Elliot filmleriyle üç kere Oscar’a aday olup bu ödülü kucaklayamayan Stephen Daldry’e ait. Konu Akademi’nin kayıtsız kalamadığı 11 Eylül ile ilgili. Dolayısıyla filmin Oscarlarda bol adaylıkla göklere çıkarılacağı kesin gibi. Bu adaylıklardan ödüle ulaşması da şaşırtıcı olmayacaktır. Daldry’nin üç filmiyle bu ödüle ulaşamadığını düşünürsek bu kez Daldry, şeytanın bacağını kırıp geceden mutlu ayrılabilir.
War Horse:
Üç kere Oscar kazanıp Oscarın gediklisi haline gelen Steven Spielberg’in yeni filmi War Horse’la Oscara tekrar aday olması bekleniyor. Filmin film, senaryo ve yönetmen dallarındaki adaylığı kesin ama bu adaylıklardan ödüle ulaşmasını zor görenler de var.
Tintin:
Steven Spielberg’in yönettiği üç boyutlu animasyon filmi Tintin bu sene animasyon dalında ödüllendirilebilir. Pixar’ın bu seneyi boş geçtiğini (çektiği Cars 2’nun beğenilmediğini belirtelim), Oscara aday olabilecek bir filme imza atmadığını hesaba katarsak Tintin’in şansı yüksek gibi görünüyor. Tabi çok sevilip başarılı bulunan Rango, Tintin’i zorlayacaktır. Gene de Spielberg geceden War Horse’la olmasa da Tintin’le eli dolu dönebilir.
Midnight in Paris:
Cannes Film Festivali’ni açan film olan Midnight in Paris ilk kez burada gösterildikten sonra epey olumlu eleştiriler almış, Woody Allen’ın son yıllarda yaptığı en iyi film olarak lanse edilmişti. Eylül ayında Amerika’da vizyona girip benzer eleştirileri burada da aldıktan sonra filmin ismi yavaş yavaş Oscar için de zikredilmeye başlandı. Adaylık şansı diğer filmlere oranla epey düşük olsa da Oscara aday olması beklenen ama beklentileri karşılayamayıp gündemden düşen bir film olursa yerine aday gösterilebilir. Film adaylık kazanırsa Allen’ın Oscarlardaki altı yıllık suskunluğu da sona ermiş olacak. Üç Oscarlı yönetmen en son 2006’da Match Point’le senaryo dalına aday olmuştu. Owen Wilson’ın adaylığıysa şimdiden imkansız görünüyor.
The Girl with the Dragon Tattoo:
Sisteme muhalif bir başyapıt (Fight Club) çeker, sadece ses dalına aday gösterilir filmi. Bir polisiye başyapıtı (Se7en) çeker, sadece kurgu dalına aday gösterilir filmi. Bir stüdyo filmi (Benjamin Button) çeker, onca adaylık alır ama ödüle uzanamaz. Bir Oscar filmi (Social Network) çeker, onca adaylık alır ama ödüle uzanamaz. Dolayısıyla David Fincher’ın bu filmle Oscara uzanması çok zor. Ama geçen seneki gibi adaylık alabilir. Keza filmi de adaylık kapabilir. Polisiye filmlerin Akademi cenahı tarafından pek tutulmadığını ve aday gösterilmediğini düşünürsek filmin adaylık şansı düşüyor. Oscar için en şanslı isimse yeni Lisbeth Salander Rooney Mara. Ayrıca kurgu, ses, müzik, görüntü yönetmenliği gibi teknik dallardaki ödülleri zorlaması bekleniyor.
The Tree of Life:
Cannes Film Festivali’nden Altın Palmiye’yle dönen filmin Oscar adaylıkları pek kesin gibi görünmüyor. Tabi bu durum Terrence Malick’in umurunda değil. Ödüller için film çekmediğini/çekmeyeceğini, ödül kazansa da kendisini törenlerde göstermeyeceğini daha önce kanıtlamıştı zaten. Filme dönersek… Filmle ilgili yazımda belirttiğim gibi Hollywood için çok farklı bir film The Tree of Life. Bu farkından ötürü Akademi ya filmden nefret eder ve aday göstermez, ya da filme hayran kalarak sürpriz bir şekilde filmi aday gösterebilir. Teknik dallardaki adaylığı kesin. Zira bu alanlarda da Malick bütün hünerlerini sergiliyor teknik ekibiyle beraber.
Drive:
Aday olması zor gözüken filmlerden bir tanesi Drive. Film yönetmeni Nicolas Winding Refn’e Cannes’da yönetmen ödülünü kazandırtmıştı. Ama gündemde kalamayıp unutulduğundan ve çok fazla reklamı yapılmadığından aday gösterilmeyebilir. Fakat Akademi adaylar arasında bir de bağımsız sinemadan bir film isterse akla gelecek filmlerden olacağı kesin. Ryan Gosling’in adaylığı kesin değil. Geçen sene Blue Valentine’daki performansı görmezden gelindiği gibi bu filmdeki performansı da görmezden gelinebilir. Aday gösterilecek daha popüler oyuncular olduğunda Gosling gibi diğerleri kadar popüler olmayanların adaylıkları düşebiliyor. Filmin müzisyeni Cliff Martinez’in Oscar’da iddialı olabileceği söyleniyor. Belirtmeden geçmeyelim.
The Iron Lady:
Çoğu eleştirmene göre Meryl Streep’e Oscar kazandıracak bir performansa sahip olan filmdir The Iron Lady. Streep’in Demir Leydi Margaret Thatcher rolündeki performansı sadece fragmandan bile etkileyici gözüküyor. Dolayısıyla Akademi’nin bu performansı ödüllendirmeden geçemeyeceğini düşünüyor çoğu kişi. Streep’in daha önce iki kere Oscar alması da engellemeyebilir üçüncü Oscar’ı kazanmasını. Bunu düşünen bir sürü eleştirmen var. Gene eleştirmenlere göre film ve yönetmenin adaylıkları kesin görünmüyor.
J. Edgar:
Merakla beklenen film vizyona girdikten sonra çoğu eleştirmen ve blog yazarları tarafından vasat bulundu. Ayrıca yaklaşık bir aydır vizyonda olmasına rağmen bütçesini çıkaramayan filmin “kesin görünen” adaylıkları uçup gidebilir. Bu haliyle filmin, yönetmen Clint Eastwood’un ve Oscarlı senarist Dustin Lance Black’in adaylıkları zor görünüyor. Ama şu bir gerçek ki Akademi, Eastwood’un filmlerine ve filmlerindeki oyuncu performanslarına kayıtsız kalamıyor (öyle ki Mystic River’ın iki başrolü Sean Penn ve Tim Robins’e Oscar vermişti Akademi). Dolayısıyla daha kaliteli bir film elenip bu film aday gösterilebilir. Bu, şaşırtıcı olmayacaktır. Leonardo DiCaprio’nun kariyerinin rolünde “müthiş” bir performans ortaya koyamasa da adaylık alabilecek bir performans ortaya koyduğu söyleniyor. Akademi’nin Leo yerine bir başkasını aday göstermesini ise şaşırtıcı bulmamak gerek. Zira Akademi aktörün Shutter Island’taki performansını da es geçmeyi başarmıştı. Aktör adaylık alsa da ödüle ulaşması diğer adayların “müthiş” performanslarından ötürü zor gözüküyor. Yani Scorsese’nin dört filmiyle ödüle uzanamayan DiCaprio, Eastwood’un filmiyle de uzanamayabilir. Hatta aday gösterilmeyebilir de.
My Week with Marilyn:
Marilyn Monroe’nun hayatından bir kesitin alınıp anlatıldığı My Week with Marilyn’in Oscardaki şansı daha çok oyunculuk tarafıyla ilgili. Son zamanların en sağlam aktrislerinden Michelle Williams’ın Monroe performansı epey beğenilmişti (gerçi Monroe rolü için doğru seçim olmadığını düşünenler de var) . Dolayısıyla geçen seneden sonra tekrar aday olması sürpriz olmayacak. İngiliz aktör-yönetmen Kenneth Branagh’ın Sir Laurence Oliver rolündeki performansı da beğenilmişti. Onun da yardımcı dalda aday olabileceği söyleniyor. My Week with Marilyn bu senenin King’s Speech’i olabilir. Simon Curtis de Hooper gibi İngiliz. Film, King’s Speech gibi bir dönem filmi. Ama King’s Speech’ten ayrılan yönü kraldan daha popüler bir ismi, Marilyn Monroe’yu perdeye taşıması. İlerleyen haftalarda ödül törenlerinde adından söz ettirirse film adaylıklar alabilir. Akademi dönem filmlerini sever şüphesiz.
Ides of March:
George Clooney’nin dördüncü yönetmenliği Venedik Film Festivali’nde olumlu eleştiriler alsa da ortaya koyduğu film beklentileri karşılayamadı. Genelde vasatın üstünde bulunan Ides of March’la Clooney’nin senaryo ve yönetmen dallarına aday olabileceği söyleniyor. Filmdeki rolüyle aday olması açıkçası zor. Filmle ilgili Oscar tanıtımları devam ederse Ryan Gosling bu filmdeki performansıyla bir adaylık kapabilir. Keza usta aktör Philip Seymour Hoffman’ın yardımcı dalda adaylık alabileceği de söyleniyor.
A Dangerous Method:
David Cronenberg’in merakla beklenen filmi de Venedik’ten olumlu eleştirilerle ayrılamadı. Genelde vasat ya da vasat üstü bulunan filmin Oscar yarışında yara aldığını dillendiren eleştirmenler bulunuyor. Keira Knightley’in abartılı oyunculuğunun ona adaylık getirip getirmeyeceğini zaman gösterecek (Angelina Jolie’nin Eastwood’un Changeling’indeki oyunculuğu da abartılı bulunmuş ama aktris Akademi’den yeni bir adaylık almayı başarmıştı). Michael Fassbender’ın Shame’le aday gösterilebileceği söyleniyor. Viggo Mortensen’in adaylığı da kesin görünmüyor. Ama Akademi’nin Cronenberg’i ve filmini eksiklerine ve eleştirmenlerden beklenen desteği almamasına rağmen aday gösterme ihtimali de mevcut.
Carnage:
Tek mekan, dört karakter. Küçük bir bütçeyle ve sadece dört oyuncuyla çekilen film pek sevilmedi. Gerçi epey beğenen eleştirmenler yok değil ama genelde beklenen etkiyi yaratamadı. Dolayısıyla filmin, yönetmenin, senaristin ve oyuncuların adaylıkları hiç de kesin değil. Film 16 Aralık’ta vizyona girdiğinde eğer seyirci tarafından beğenilir ve sonrasında eleştirmenlerce desteklenirse bir ihtimal adaylıklar çıkarabilir. Ama şu halde Roman Polanski’nin yeni adaylığının başka bahara kaldığını söyleyebiliriz.
Moneyball:
Bir Oscar filmi daha. Yönetmen Capote’yle epey olumlu eleştiriler toplayan Benneth Miller. Senaristler Social Network’le Oscara uzanan Aaron Sorkin ve Schindler’s List’le Oscara uzanan Steven Zaillian. Yapımcı Scott Rudin. Başrol Brad Pitt. Konu Amerikalıların çok sevdiği beyzbol, başkarakter beyzbol ilahlarından Billy Bane. Bir başarı/azim öyküsü anlatılıyor filmde. Dolayısıyla filmin ana dallardan adaylık kapmaması için bir neden yok gibi görünüyor. Pitt şu sıralar Oscar’ın favorisi olarak gözüküyor. Rakiplerinden daha iddialı. Bunun da nedeni ödüle daha önce uzanamamış olması. Ayrıca filmdeki performansı çok sağlam bulunmuş. Pitt’in Oscar’ı zorlayacağı bir gerçek. Kısa zaman önce üç yıl içinde oyunculuğunu bırakacağını açıklamasıyla Oscar’a daha da yaklaşttı diyebiliriz (bu açıklamanın Oscar için yapılmadığını da belirtelim).
Shame:
Oldukça başarılı bulunan ve Venedik’ten ödülle dönen Shame’in Oscar’a uzanması veya yönetmen Steve McQueen’in Oscar’a uzanması çok zor. Zira film seks bağımlılığını sert bir uslüpla ele almış. Muhafazakar olan Akademi’nin de hoşuna gidecek bir yapım değil. Ama Michael Fassbender’ın şansı mevcut adaylık için. Aktör Venedik’ten ödülle dönmüştü.
We Bought A Zoo:
Kesin aday olacak filmler olmasaydı bu sene We Bought A Zoo’nun bir şansı olabilirdi ama şimdilik adaylık şansı oldukça düşük filmin, senaristin, yönetmenin. Matt Damon’ın aile babası rolünde Oscar’a tekrar aday olması daha da zor. Filmin adaylık konusunda en şanslı olduğu alan müzikleri.
Hugo:
Brian Selznick’in aynı adlı resimli romanından uyarlanan Hugo ilk gösterimlerinde de, 23 Kasım’da vizyona girdiğinde de eleştirmenlerden övgüler almayı başarmıştı. Martin Scorsese’nin çocuklara ve ailelere yönelik olan ilk filmi Hugo ülkemizdeki eleştirmenlerden de olumlu eleştiriler almıştı. Seyircilerden ve eleştirmenlerden tam puan alması, National Board of Review’dan en iyi film ve yönetmen ödülünü alması Oscarlardaki yolunu kuşkusuz açacaktır.Teknik dallarda rakipleri zorlayacağı bir gerçek. Zira bu alanlarda usta isimlerle çalıştı Scorsese. Dolayısıyla yılın en çok adaylık alması beklenen filmlerinden birisi Hugo. Film dalında da diğerlerini zorlayacaktır. Sinemaya duyulan aşkla kotarılan ve sinemayı konu edinen Hugo’nun aday olması halinde ödüle uzanıp uzanamayacağını şubatta göreceğiz.
Beginners:
Yılın başarılı bulunan bağımsız filmlerinden bir tanesi Beginners. Mike Mills’ın yönettiği filmde Ewan McGregor, Christopher Plummer ve Melanie Laurent rol almıştı. Film gösterildiği festivallerde hep olumlu eleştiriler aldı. Chris. Plummer’ın performansı da övüldü. Dolayısıyla Plummer yardımcı dalda aday olabilir. Film de eşcinselliği ele alıp başarılı bulunduğundan aday olabilir. Geçen sene de epey eksiklikleri olan ve vasatı aşamayan The Kids Are All Right eleştirmenlerin desteğini arkasına aldığından aday gösterilmişti. Beginners da eleştirmenlerce destekleniyor. Yönetmenin ve Ewan McGregor’ın pek şansları yok gibi görünüyor.
The Rum Diary:
Bir gazeteci New York’tan sıkılır ve Porto Riko’ya seyehate çıkar. Bu sırada bir kadına aşık olur. Gününü bol bol rom içerek (Sparrow’un kulakları çınlasın) geçirir. Film, kesinlikle bir Oscar filmi değil. Gösterime girdikten sonra vizyonun kalabalık olmasından ötürü bütçesini çıkaramadı. Çok geçmeden de unutulan filmlerden oldu. Johnny Depp’in uzun bir aradan sonra ilk kez “normal” (çılgın olmayan) bir karaktere hayat verdiği The Rum Diary ancak Depp’le adaylık alabilir alırsa. Fakat Depp’in beğenilen performansı da film gibi unutuldu. Depp’in adaylığının başka bahara kalması yüksek gibi görünüyor.
Young Adult:
Ivan Reitman’in oğlu olan Jason Reitman arka arkaya çektiği Juno ve Up in the Air’la kendisinden epey söz ettirmiş, bolca adaylık toplamıştı filmleriyle. Akademi onun iki filmine de kayıtsız kalamadı, ikisini de sevdi. Bunu da sevebilir. Filmin senaristi Juno’yla Oscarlanan Diablo Cody. Film, yönetmen, senaryo dallarında adaylık alabilir film. Ödüle ulaşmasıysa şimdilik zor görünüyor. Ama Charlize Theron uzun zamandan sonra ilk kez çok iyi oynamış eleştirmenlerin belirttiğine göre. O da adaylığı kapacak gibi görünüyor. Meryl Streep’i zorlayabilir mi bilinmez.
We Need To Talk About Kevin:
Bir genç erkek, okulda katliam yapar. Annesi ve babası, çocukları tutuklandıktan sonra olayı soruşturmaya başlarlar. Çocuklarının nasıl bu hale geldiğini çözmeye çalışırlar. We Need To Talk About Kevin da oyunculuklarıyla önplana çıkan filmlerden. Özellikle Tilda Swinton’ın çok iyi oynadığı gelen haberler arasında. Swinton ödülü zorlayacak isimlerden.
The Help:
Tate Taylor’ın senaryosunu yazıp yönettiği The Help epey beğenilen bağımsız filmlerinden bir tanesi. Filmin aday olması düşük ama başrol Viola Davis’in performansı epey beğenildi. Dolayısıyla Davis performansıyla Oscara aday olabilir. Çoğu tahmin sitesine göre de adaylığı kesin. Belirtelim ki Davis ilk adaylığını Doubt’taki tek bir sahneyle (ve bu sahnedeki gayet sağlam performansıyla) almıştı.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.