Onur Ünlü, Recep İvedik ve Gözümüzün Üstüne Vuran Reçete

Onur Ünlü’nün 3-4 yıl önce sinema öğrencilerine verdiği bir söyleşiden yapılan bir alıntı ister istemez Recep İvedik karakterinin yeniden tartışılmasına yol açtı. Onur Ünlü’nün Recep İvedik’te gördüğü yalnızlık, ülke gündeminin içinde belirli bir süre parladı ve bir sonraki İvedik tartışmasına kadar unutuldu.

En başta Onur Ünlü’nün “Memleket bu kadar gündemsiz kaldı mı bana sardınız?” şeklindeki serzenişine katılmadığımızı belirtmemiz gerekiyor. Recep İvedik, üzerinde farklı bir yorum yaptığınız anda kendinizi gündemde bulabileceğiniz bir karakter. Şahan Gökbakar’ın ve çevresindekilerin buradan beslendiğini, kendisini ünlü ve zengin eden mekanizmanın “konuşulmak” olduğunu söylememiz mümkün. Gökbakar, filmlerin, karakterinin ve kendisinin PR’ını genelde ülkenini eğitimli “entel-dantel” kesiminden aldığı tepkiler üzerinden yapıyor. Yapılan her yorumu kendi takipçi kitlesine “Bak bak, entele bak, nasıl da kızdırmışız salağı” şeklinde taşıyarak ve aslında satarak prim yapıyor. Aldığı tepkiler, kabalığına kızılması, aşırılıklarının yakışıksız bulunması Şahan Gökbakar’ın en büyük sermayesi… Karşısındaki kitleyi ne kadar irite ederse o kadar para kazanıyor. Recep İvedik’in tüm hikayesi de bu “sinir etme” üzerine kurulu… Onur Ünlü, İvedik konusunu her zaman, ne olursa olsun, ne denirse densin ülke gündemine taşıyacak bir mekanizmanın varlığını görmemiş gibi. Gökbakar, sırf cebine akan para muslukları tıkanmasın diye ideolojik olarak olmadığı biri gibi davranıyor. Yaşam tarzına, zevklerine ters bir imaj çizmeye çalışıyor. Kendisini İvedik’in karşısındaki değerlere sahip insanlar olarak konumlayan kesimde de bu gündeme gelme mekanizması Yılmaz Özdil’lerle, Bekir Coşkun’larla işliyor. “Karşı kesimi kızdır, prim yap” olarak özetleyebileceğimiz, tartışmayı bağlamından çıkararak karşı tarafa geçirmeye kurulu düzende Onur Ünlü tepki çekeceğini bilmeliydi.

3-4 yıl önce çekilen videoda Onur Ünlü, farklı kişiliğini ve bakış açısını göstererek, eğitimli kesimin kafasında yıllar önce oturttuğu bir kanaate ters bir tezi de ortaya koymuş. Bu yorumun iki-üç kişi paylaştıktan sonra kartopundan çığa dönüşeceğini bilmeliydi. Sosyal medya yıllar önce çekilmiş bir videoyu gündeme getirebilecek bir yapı… Genel geçer kanılara bu kadar ters bir tez ortaya koyunca da yıllar sonra gündeme gelmek Onur Ünlü’yü şaşırtmamalı. Şaşırması gereken 3-4 yıl önce niye gündeme gelmemiş olması…

Peki insanlar niye bu kadar tepki gösterdi?
Oluşan yoğun tepkiler karşısında Onur Ünlü’nün hayali bir karakter olan Recep İvedik’e gösterdiği empatiyi, gerçek, kanlı-canlı insanlara göstermediğini görüyor ve üzülüyoruz.

Onur Ünlü’nün Recep İvedik’i kafasında oturttuğu yer, büyük bir ihtimalle toplumun görünmeyen mürekkeplerle çizili sınırlarının dışında kalan, güzellik, düzgün vücut, yeterli eğitim, görgü kurallarını benimseyen bir aile gibi özelliklere sahip olmayan bir karakter. Anladığımız kadarıyla Onur Ünlü, Recep İvedik’in eğitimsiz değil cahil bırakılmış biri olduğuna inanıyor. Görgüsüz, terbiyesiz olduğuna inanmıyor, kabalığını, aslında insanların dikkatini çekmek için bir yardım çığlığı olarak görüyor. Kabalığını, şiddet eğilimini de toplumun elit sayılabilecek kesiminin oluşturduğu baskı ortamına bir isyan olarak niteliyor. (İnsanlar neye dayanarak, hangi yüksek ülkülerle Recep İvedik’i gömüyorlar?)

Onur Ünlü’nün yaptığı ilk büyük hata, bir karakteri veya topluluğu karşıtı üzerinden tanımlamak. (Recep İvedik’le ilgili ileri geri konuşan insanlar hani ince mizah duygusuna sahipler?). Bir toplumun eğitimli sayılan kesiminin yeterli mizah duygusuna sahip olmaması, Recep İvedik’i makbul veya olumlu bir karakter yapmıyor. Toplumda giderek daha uç köşelere savrulan, kutuplaşarak birbirinden ölesiye nefret eden iki grubun varlığı, bu iki grubun her tepkisini de anlaşılmaz, temelsiz, teorik ve pratik altyapıya sahip olmadığını göstermiyor. Türkiye ile ilgili çok yorum yapılabilir, çok eleştiri sıralanabilir ama “mizah duygusu yüksek olmayan/düşük” bir ülke olduğumuzu söylemek biraz anlamsız kaçmış. “Küresel anlamda başarılı olan mizahçımız var mı?” diye bir tez ortaya atabilir belki ama ülke insanını gözlemlediğinizde iyi mizahın alıcısının çok olduğunu görmeniz mümkün.

Ünlü’nün Recep İvedik’i yalnız ilan etmesi, son 10 yılda yaşanan toplumsal değişimi pek iyi gözlemlemediği anlamına da gelebilir. Toplumda İvedik tipi karakterlerin sadece sokakta olmadığını, siyasette, sporda, iş yaşamında ve toplumun her katmanında olduğunu görmek mümkün. Gazeteci döven futbolcu, durmadan orman kesip yaptığı evlerle ve görgüsüz aşırılıklarıyla isminden söz ettiren inşaatçı, dayılanarak siyaset yapan binlerce politikacı ülkede yalnız değiller. Tam tersine çoğunluk haline geldiler. Birbirlerinin aşırılıklarını destekliyor, arka çıkıyor, düzgün yaşamaya çalışan insanlara dinmeyen bir öfke hissediyorlar. Recep İvedik’in davranış biçimi toplumda sık sık karşılaştığımız, her gün basında, TV’de, sokakta, trafikte, gece yaşamında gördüğümüz insanlara birebir uyuyor. İvedik yalnız bir ruh olabilir ama yalnız bir insan değil. Karakter medyada ve gişede alkışlanırken, karakterin taklitlerinin sokakta, okulda, kahvehanede sırtı sıvazlanıyor, takdir ediliyor. Ünlü’nün eksik tespitinin büyük tepki alması İvedik’i olmayan bir yalnızlığa itmesi… İnsanların karşısına her yerde İvedikler ve ivedizm fırlarken “Yalnız bir ruh” demek doğal olarak tepki aldı ve alacaktır.

Peki İvedik ve ivedizmle hiç empati yapmayalım mı? Toplumun yüzde 60’ı haline gelen yalnız ruh/kalabalık insan topluluğunu anlamak için çaba harcamayalım mı? Toplumun iki uç kutbunu nasıl birleştireceğiz, aynı konu hakkında konuşmalarını, birlikte gülmelerini, ortak değerler etrafında toparlanmalarını nasıl sağlayacağız. Ne gariptir ki, Onur Ünlü aynı söyleşide ülkede bunu başarabilen ender insanlardan birini de eleştiriyor! Kemal Sunal’a eleştirisi, Recep İvedik güzellemesiyle çok temel bir noktada çelişiyor.

(Kemal Sunal arkasına milleti alır. Filmleri hep öyle biter. Bütün mahalleli yığılır arkaya, Kemal Sunal son sözlerini söyler, film biter.) Ülkede zaten bütün mahalleyi ayrımsız bir şekilde arkasına alacak, herkesi etrafına yığacak karakterler daha fazla olsa Recep İvedikler yalnız kalmaz. Ülkede İvediklerin kendini yalnız ruh olarak hissetmemesi için, daha fazla Kemal Sunal’a, daha fazla ortak sözler etrafında birleşeceği mahallelere, hayatla ilgili temel dersleri veren, mutlu biten güzel filmlere ihtiyaç duyulmuyor mu?

İvedik niye bir yalnız ruh? sorusunun yanıtı “Çünkü bu ülkede çok az Kemal Sunal var” değil mi? Yazının başlığındaki gözümüzün üstüne üstüne vuran, beraber yaşayabilmemiz, ülkede yalnız, itilmiş, kakılmış insanların kalmaması için doğru reçete hepimizin kendisini biraz “Şaban” hissetmesi değil mi?

Yorum Gönderin