Post Tarantino Sendromu!

Quentin Tarantino’nun artık onu takip eden tüm sinemaseverlerin alıştığı bir tarzı var.
İlk önce hangi türde film yapacağını açıklar.
Sonra o türe odaklanmış bir halde görürüz kendisini…
Türün ustalarıyla buluşur, panellere katılır, TV programlarını dolaşır, janrın önde gelen oyuncularına övgülerini sıralar…

Quentin-Tarantino1
Ardından senaryoyu tamamladığı haberi gelir. Tarantino’nun hemen hemen tüm senaryoları daha oyuncu seçimi bile başlamadan basına sızar.
Özellikle internet medyasının önde gelen sinema yazarları “basına sızan” senaryoyu didik didik eder, hatta karakterler için oyuncu tercihlerini sıralarlar.
Ardından Tarantino artık büyük bir şölen haline getirdiği üzere oyuncu seçimlerini sıralamaya başlar. Bir-iki hafta boyunca tüm sinema dünyası Tarantino’nun yeni filminde kimlerin oynayacağını konuşur. Heyecanlarını gizleyemeyen hayranları sevinç çığlıkları atarlar.
Ardından çekimlere geçilir. Internet çekim görüntüleri ile fotoğraflarla dolar. Tarantino gizli çalışmayı seven yönetmenlerden değildir. Setin tüm heyecanını, neşesini bazen de stresini kendini takip edenlerle paylaşır. Seyircisini çekim sürecindeki gelişmelere ortak etmeyi sever.
Sonra bir tanıtım bombardımanı başlar. Fragmanlar, fotoğraflar, özel illüstrasyonlar, afişler yağar…
Ve ilk gösterimle birlikte büyük bir tartışmanın içinde buluruz kendimizi… Tarantino’nun her filminde mutlaka “olay olacak, çok konuşulacak” birşeyler vardır. Filmi izler, görüşümüzü belirtir, karşı görüştekilerle tartışır. İki saatlik film üzerine belki 20 saat muhabbet ederiz.

Tüm bu süreç iki yıla yakın sürer. Başlıktaki benzetme “post travmatik stres sendromu” gibi pek şakası yapılmayacak bir rahatsızlığa gönderme olarak yapıldı. Ama her Tarantino filmi öncesinde, sırasında ve sonrasında, onu takip eden sinefiller olarak yaşadığımız hay-huy’u iyi anlattığını düşünüyoruz. Django Unchained’ı da yaşadık bitti. Hep beraber bir Tarantino filmini daha atlattık. İki yıllık büyük sinematik kaosun ardından, bir yıl kadar Tarantino’yla pek karşılaşmayacağız.

Bu sakin dönem öncesinde yaşadıklarımızı, hissettiklerimizi toparlamak, sizlerle paylaşmak istedik. Dosyamızı henüz bu sürece alışamayan Tarantino takipçilerine küçük bir rehber olarak görebiliriz.

Haktan Kaan İçel Reservoir Dogs ile dosyaya şiddetli bir giriş yaptı.
Pulp Fiction’ı Serhan Çelebi incelemişti.
Fırat Türkoğlu, Jackie Brown‘ı Tarantino ve ırkçılık tartışmaları bağlamında inceledi.
Kill Bill‘i yazan Gültekin Turgut, Tarantino sinemasının genel özelliklerini de anlattı.
Edip Can Rende, Tarantino’nun kendisinin de memnun olmadığı tek filmi Death Proof‘u yazdı.
Ozancan Demirışık, Tarantino’nun İkinci Dünya Savaşı’nı ziyaret ettiği Inglourious Basterds‘i inceledi.
Filmi bakınız.com sayfalarında daha önce Cem Süer de kaleme almıştı.
Django Unchained‘ı bakınız yazarları olarak toplu olarak değerlendirdik.
Dosyada bir bonus’umuz da var. Tarantino’nun internetteki görüntüleri üzerinden küçük bir kazı çalışması yaptık.