Sinemada Distopya: Children Of Men

Yönetmenliğini Alfonso Cuaron’un yaptığı, P. D. James’in aynı adlı kitabından uyarlanan Children Of Men; aslında diğer distopyaların aksine daha yakın ve realist bir bakış sunuyor geleceğe… Şu sıralarda da tüm dünyayı etkisi altına alan küresel bir grip salgını ve yıllardır özellikle Avrupa’yı sarsan mülteci krizi ve kaçak göçmenler sorunları bu filmin temellerini oluşturuyor.

2006’da vizyona giren ve 2027’yi resmeden filme bugün baktığımızda diğer distopyaların aksine uzak bir gelecekte geçen bir film hissi yaratmıyor. Distopyalar dünyamıza karanlık alternatifler sunar; P. D. James’in yarattığı ve Alfonso Cuaron’un yaptığı kayda değer değişiklikler sayesinde Children Of Men’de yaratılan alternatif gelecek, dünyamıza en yakın alternatif olabilir.

İzlerken arka planda yaratılan ve seyirciye bu yolla sürekli sunulan post-apokaliptik dünyayla benzersiz bir distopya yaratılıyor bu filmde. Ana karakterimiz Theo’nun etrafında dönen bu karanlık ve politik hikâye aslında bir umudun hikâyesi. Her distopya hikâyesinde umudu temsil eden temalar yaratılır ve karakterlerimiz bu temalara tutunarak distopyadan kaçmayı, ya da bu totaliter rejimleri yıkmayı hayal eder. Children Of Men’de umudun temsilcisi bir çocuk… Küresel bir grip salgınının ardından kısırlık da tüm dünyayı etkisi altına almıştır ve pandemiden beri yeni bir çocuk dünyaya gelmemektedir. Zaman ilerledikçe insanların umutlarını kaybetmesi, ve süregelen kaos müthiş bir kargaşa ve anarşizm yaratmaktadır. Çoğu ülkede yönetimler gücünü kaybetmişken İngiltere’de yönetimin hala ayakta olması, dünyanın dört tarafında savaştan kaçan insanları buraya yönlendirmekte. Dolayısıyla İngiltere’de korkutucu ve kontrol etmesi zorlaşan bir kaçak göçmen sorunu da yaşanmaktadır. Şu anda olduğu gibi filmde de kötü muameleye maruz kalan, sürekli parmaklıklar ardında tutulan ve birçok sorunla boğuşan mültecileri izlemek gerçekten dehşet verici.

Film her ne kadar sosyal kargaşa, faşizm veya küresel kriz ile ilgili olsa da bu temaları arka planda tutup ana temasını insanlığın umudunu kaybetmesine dayandırıyor. Umudun kaybedilmesi aynı zamanda kıyametin gelmesini de hızlandırıyor. İnsanları çizgide tutan ya da yarına uyanmasını sağlayan umut kaybedildikçe kargaşa daha da tırmanıyor. Bu dünyada büyük savaşlar ya da hastalıklar yerine insanlığı yıkan kısırlık. Çocuk yok, gelecek yok dolayısıyla yaratılabilecek daha iyi bir dünya yok.

Başrolde Theo rolüyle izlediğimiz Clive Owen’ın eski karısı Julian’ın aracılığıyla içine atıldığı genç bir kadını güvenle taşıma görevi onu beklemediği bir maceraya sürükler. Bu genç kadın, Kee, tüm insanlığın umudunu içinde taşır. Hamile olan Kee, aynı zamanda mülteci olduğu için zor bir yolculuk onu bekler. Bu zor yolculukta ona eşlik eden Theo, dünyanın umudunu canı pahasına korumak zorundadır. Yıllar sonra beklenen haberi, tüm insanlığın umudunu dünyanın ihanet ettiği mülteci bir kadın taşır.

Aslında her şey inançla kader arasındaki kozmik savaştan ibaret. Bu savaşta kaderin umudu taşıması için seçtiği kişi bir mülteci. Bu savaşta Kee’nin kaderi, inancı insanlığa geri getirir. Kee’nin Theo’yla birlikte Human Project’e doğru çıktığı yolculuk ve bu karanlık dünyada küçük bir bebeğe tutunmak başarılı şekilde yaratılmış bir metafor.

Children Of Men’in distopik hikâyesi bir yana yarattığı psikolojik gerilim ve dramıyla da etkileyici bir film. Özellikle çatışma sahnesinde yaşananlar ve bunun tek çekimde sunuyması, izleyicide benzersiz bir etki bırakıyor. Çatışma sahnesinin ardından yaşananlar ise daha sarsıcı. Yeni doğan çocuğu, bu umudu gören iki taraf da çatışmayı durduruyor. Bir an için tüm kurşunlar susuyor ve adeta zaman duruyor. Bir an için olsa da çatışmaların durmasını, savaşların bitmesini ve barışın gelmesini küçük bir çocuk, bir umut sağlıyor. Bu son umut insanlığın kaderini değiştirebilir, iki taraf da, sistemin koruyucuları ve sistemin karşı tarafındakiler, kaderlerinin ve içinde bulundukları bu dünyanın değişmesini istiyor. Umut yeniden doğuyor.

Çoğu distopya hikâyesinin aksine umut dolu bir sonla biten Children Of Men, konusu ve tekniğiyle size beklemediğiniz duygular yaşatıyor. Bu hikâyede yaratılan distopyaya adım adım yaklaşmak korkutucu olsa da sonunda umudun yarına taşınması izleyiciye de umut dolu bir geleceğin her zaman var olabileceğini, insanlığın vazgeçmemesini hatırlatan güzel bir drama sunuyor. Zaman ilerledikçe hissettirdiklerinin de değişeceği Children Of Men türünün en iyi örneklerinden.


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir cevap yazın