Sıradaki Otobiyografik Filmler

Alfonso Cuaron‘un yıllar sonra memleketi Meksika’ya dönüp orta-üst sınıf üzerinden otobiyografik bir hikâye anlattığı son filmi ROMA o yılın ödül sezonuna damgasını vurunca sinemacıların otobiyografik filmleri birbirini takip etmeye başlamıştı. Bu filmden sonra Kenneth Branagh‘ın çocukluğunu anlatırken ROMA‘yı birebir kopyaladığı senaryo Oscarlı filmi Belfast, nevi şahsına münhasır yönetmen Paolo Sorrentino‘nun gençliğini ve sinema âşkını anlattığı The Hand of God, Joanna Hogg‘ın 80’lerde Londra’da okuduğu dönemden yola çıkarak yazıp yönettiği The Souvenir ikilemesi ve nicesi… Son yıllarda yönetmenlerin geçmişlerine, sinema aşklarına, tecrübelerine, hüzünlerine, sevinçlerine hep bu filmlerde tanık olduk. Furya tabii ki sona ermedi, yeni yeni otobiyografik filmlerle furya devam edecek. Biz de önümüzdeki dönemlerde konuşacağımız otobiyografik filmleri hem derleyelim, hem de bu filmlerin son durumlarını irdeleyelim istedik.

THE FABELMANS: Sinemacıların kendi hayatlarını anlattığı yeni filmlerin en merak edilen şimdilik Steven Spielberg‘in otobiyografik filmi The Fabelmans. Bu yıl çekimleri tamamlanan bu dönem filminde Spielberg (doğal olarak) senarist olarak da yer alıyor, ki ustanın yazdığı film sayısı çok azdır. Spielberg senaryoyu yanından ayıramadığı Tony Kushner‘la birlikte yazdı. Film ustanın çocukluğuna, ailesiyle bağına ve sinema sevgisine odaklanacak. Yarı-otobiyografi olarak anılıyor film. Ünlü oyuncular Paul Dano ve Michelle Williams‘ı Spielberg’in ebeveynleri, Seth Rogen‘ı amcası, Julia Butters‘ı kız kardeşi rollerinde izleyeceğiz. Yönetmenin çocukluğunu ise Gabriel LaBelle canlandırdı. Bu arada bir diğer usta yönetmen David Lynch kadroya John Ford rolünde dahil olmuştu. Spielberg yıllardır çalıştığı müzisyen John Williams, sinematograf Janusz Kaminski‘yi yanından ayırmadı. The Post, West Side Story ve Ready Player One‘ın kurgucusu Sarah Broshar filmi kurguluyor. Post aşaması devam eden filmi bu yıl izleyeceğiz.

ARMAGEDDON TİME: Spielberg, Cuaron, Sorrentino çocukluk ve gençliklerini anlatırlar da James Gray anlatmaz mı? O da anlattı. Armageddon Time adını verdiği yeni filminde Gray 80’lerin Queens’ine, Donald Trump’ın okuduğu liseye götürecek bizleri. Gray bu otobiyografik filminde babasıyla bağını da işleyecek. Yönetmenin babasına Succession‘ın yıldızı Jeremy Strong oynarken başrolleri Anthony Hopkins‘le Anne Hathaway üstlendiler. Filmde Jessica Chastain‘in de küçük bir rolü (cameo) bulunuyor. Post aşaması devam eden filmi bu yıl izleyebilecek miyiz belli değil. Gray dağıtımcılar ve stüdyolarla pek anlaşamadığından filmleri hep gecikmeli bir şekilde vizyona giriyor.

ABOUT MY FATHER: Sıradaki otobiyografik filmlerin tek ortak noktası dönem filmi olmaları değil. Bu filmlerin hepsinde baba-oğul teması işleniyor. Spielberg de, Gray de babalarını bu filmlerinde anlatırlarken komedyen Sebastian Maniscalco‘nun komedi türündeki filmi About My Father da baba-oğul çatışmasını işliyor. Maniscalco’nun Austen Earl‘le birlikte kaleme aldığı, Laura Terruso‘nun yönettiği filmde İtalyan Amerikan bir aile üzerinden İtalyanlık-Amerikalılık çatışması üzerinden komik olaylar anlatılıyor. Aslında çok klasik bir konusu var filmin: Maniscalco yüzde yüz Amerikalı olan bir kadına evlenme teklifinde bulunacağını yüzde yüz İtalyan babasına söyleyince ikisi arasındaki sular ısınıyor. Maniscalco’nun kendisini oynadığı filmde babayı usta aktör Robert De Niro canlandırdı. Bu filmin de tarihi henüz belli değil.

EMPIRE OF LIGHT: 1917 filmiyle ödül sezonuna damga vursa da yönetmen ve film Oscarlarını kaçıran Sam Mendes yeni filmi Empire of Light‘ın çekimlerine devam ediyor. Mendes bu listede isimlerini andığımız diğer usta yönetmenler gibi 80’lere dönüp hem romantik bir ilişkiye, hem de sinema aşkına odaklanıyor. İngiltere’nin güney yakasında geçen filmde Colin Firth, Olivia Colman, Toby Jones başrolleri üstleniyorlar. Daha önce hep başkalarıyla birlikte senaryoları yazan Mendes bu kez tek başına takılmış senaryo sürecinde. Filmi ünlü görüntü yönetmeni Roger Deakins‘in çektiğini, Christopher Nolan‘la yollarını ayıran Lee Smith‘in kurguladığını belirtelim. Smith, 1917 filmini de kurgulamıştı.

BARDO: Spielberg ve Mendes sinema aşkını anlatadursun, Birdman ve The Revenant‘la üst üste muazzam iki ödül sezonu geçiren Alejandro G. Inarritu yeni filmi Bardo‘yla politik sularda yüzecek. Inarritu’nun Cuaron’un izinden gidip yıllar sonra memleketine dönmesini ve tamamen memleketine dair, memleketinin dilinde bir öykü anlatmasını sağlayan Bardo, Mart 2021’den beri hazırlanıyor. Covid yüzünden bir türlü tamamlanamayan filmin merkezinde Meksikalı bir gazeteci yer alıyor. Bakalım Inarritu önceki filmlerinin başarısını tekrarlayabilecek mi.

MADONNA’NIN OTOBİYOGRAFİK FİLMİ: Madonna da kendi hayatını sinemaya taşıyacak. Birkaç yıldır senaryo aşaması devam eden filmde şarkıcıyı canlandıracak aktris henüz duyurulmasa da Florence Pugh, Julia Garner gibi aktrislerin adı projeyle sıkça anılıyor. Madonna filmi yönetmekle kalmayacak, senarist olarak da projede yer alacak. Madonna senaryoyu Diablo Cody‘le birlikte yazıyordu ama Cody’le fikir ayrılığı sebebiyle Cody yerini The Girl on the Train‘in senaristi Erin Wilson‘a bıraktı. Senaryo aşaması devam eden filmi Universal dağıtacak. Çekim tarihi henüz belli değil.


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın