Star Wars: Güç Uyandı Mı? – Aydınlık Taraf

Son birkaç aydır hayatımızda Star Wars yoğun bir yer kaplıyor. Serinin yeni filmi Güç Uyanıyor‘un vizyona girmesiyle beraber hararet daha da arttı. Fakat bu dosyayı hazırlamadan önce bu hararetin biraz olsun dinmesini beklediğimizi söyleyebiliriz. Film hakkındaki fikirlerini sorduğumuz kişilerin hemen hepsi filmi en azından birkaç gün önce izledi, üzerine düşünme imkânı buldu. İlk anda duygusal yaklaşıp çok sevenler veya aynı sebepten nefret edenlerin duygularının soğuması için, daha analitik yaklaşabilmeleri için belli bir süre geçti.

Dosyamızda sadece sinema yazarları yok; kimi editörler, çevirmenler, roman ve öykü yazarları da var. Star Wars hayranı olmak da ön koşul değil. Filmleri izlemiş olmak yeterli. Neden böyle bir dosya hazırlamak istedik? Çünkü film vizyona girdiğinden beri Güç Uyanıyor’la ilgili adeta bir bilgi ve yorum karmaşasına maruz kaldık. Ne oldu, bu nasıl bir film, hakikaten iyi mi kötü mü? İnsanlar gerçekten ne düşünüyor? Çevremize filmi izlemiş ve üzerine kafa yormuş insanlar görüşlerini nasıl sözcüklere döker? Çocukluğundan beri Star Wars hayranı olan bir sinemaseverle, Star Wars’u sadece eğlenmek için izleyen bir seyircinin yorumları nasıl farklılık gösteriyor? Klişe tabirle, mikrofonu başkalarına uzattık. Şimdi onlar konuşacak.

Dosyamızın ilk kısmı Aydınlık Taraf’ta, filmle ilgili genel itibariyle olumluya meyleden görüşlere yer verdik. Üçleme, Karanlık Taraf ve Tarafsızlar bölümleriyle önümüzdeki günlerde tamamlanacak. Tabii Güç Uyanıyor filmini izlemediyseniz sürpriz gelişmeleri ele verebilecek birtakım cümlelerle karşılaşmanız muhtemel. İyi okumalar.

star-wars_8kmf.1920

AYDINLIK TARAF

 

Fırat Yücel (Sinema Yazarı)

Güç Uyanıyor’un Yeni Bir Umut’u kopyalama niyetiyle tasarlandığı şüphe götürmez. Ama bence J. J. Abrams ve Kasdan, bu kopyalama işleminin kendisini bir çeşit espriye çevirmeyi başarmışlar. İlk üçlemenin haletiruhiyesini yeni karakterlerle tekrarlayan ‘kopyalığının farkında bir kopya’ çıkmış ortaya. Bu haletiruhiyeyi oluşturan en önemli faktör, direniş hareketinin birbirleriyle haberleşmek ve buluşmak için çabalayan bir durumda olmasıdır, yani dağınıklıktır. Bu dağınıklık ilk üçlemeye beklenmedik bir enerji kazandırır. Abrams ve Kasdan, Güç Uyanıyor’da bu hissi tekrar yaratmakta iyi bir iş çıkarıyorlar: Poe Dameron’lu oldukça güçlü bir gece sekansından Finn’in hikayesine, oradan BB-8’le birlikte Rey’in hikayesine atladığımız ilk bölüm oldukça etkileyici. Bence Güç Uyanıyor, Han Solo ve Prenses Leia gibi eski karakterleri hikayeye entegre etmekte tökezlemiş. Ama genel anlamda ben filmin iyi tasarlandığını ve zamane fantastik filmlerin sürekli espri ve numara yapmayı meziyet sanan alacalı bulacalı halinden uzak durduğunu düşündüm. Güç Uyanıyor’un mekanlara ve tasarımlara sadakat taşıdığı, ilk üçlemenin macera duygusuna yakın olduğu kanaatindeyim. Yeni Star Wars’tan çok büyük beklentim olmadığı için bana bu kadarı yetti diyebilirim.

 

Güzin Tekeş (Sinema Yazarı)

On yıllık bir aranın ardından gelen yedinci Star Wars filmi, ilk aşkına uzun yıllar sonra tekrar rastlamak gibi adeta. J. J. Abrams’ın ellerine emanet edildiğini duyduktan sonra başına bir hal gelir mi diye yüreğimiz titreyerek beklediğimiz Star Wars: Güç Uyanıyor, neyse ki tam da olması gerektiği gibi leziz bir devam filmi. İlk filmin izinden gitmesi her ne kadar olumsuz eleştiriler alsa da bence seriyi yeniden başlatmak için en doğru yöntem tercih edilmiş. Yeni kötü adamımız Kylo Ren şimdilik bir Darth Vader olmasa da Adam Driver’ın performansı gelecek filmler için umut verici. Gönlümüzün minik hırsızı ise daha ilk dakikadan izleyen herkesin sevgilisi olan BB-8. Korkarım bu gidişle R2-D2’nun pabucunu dama atacak. Diğer yandan filmin bize tarifsiz hisler yaşatan yıldızı elbette Han Solo. Fragmanda göründüğü andan beri Star Wars fanlarının aklını başından alan ihtiyar delikanlı yine filme damgasını vurmuş. Uzun lafın kısası ışın kılıçlarıyla, robotlarıyla, karakterleriyle yani bütünüyle hayran olduğumuz Star Wars evreni Güç Uyanıyor ile geri döndü. Şimdi sıra devam filmi için 2017’e kadar sabretmeye kaldı. Güç bizimle olsun…

 

Hakan Tunç (İnternet Yayıncısı)

İlk olarak belirteyim hemen. Büyük bir Star Wars hayranı değilim. Hatta ilk çekilen üçlemeyi izleyeli o kadar zaman olmuştu ki neredeyse hiçbir şey hatırlamıyordum. Haliyle Güç Uyanıyor için tekrar izlemem gerekti. Kendi adıma filmi başarılı bulduğumu ve eğlendiğimi söyleyebilirim. Eski yüzleri tekrar görmek, arada ayarını kaçırsa da genel olarak yerinde yapılan espriler, beklenmedik sahneler, Han Solo’nun performansından hiçbir şey kaybetmemesi ve çabucak ısındığımız yeni genç oyuncular ile doyurucu bir seyir zevki yaşattı. Kylo Ren o başlığı çıkarmayaydı iyiydi de, neyse. Ayrıca bu film bizlere hunharca kullanılan CGI teknolojisi yerine gerçek kostüm ve maketlerle çekimin ne kadar önemli olduğu bir kez daha gösterdi. 4-5-6’ya rakip olamasa da 1-2-3’ten daha iyi olduğu aşikâr. J. J. Abrams ve Han Solo geçer notu aldı. Sıra geldi yeni yönetmen Rian Johnson ve Luke Skywalker’ın maharetlerine. Hep beraber göreceğiz.

 

Kaan Karsan (Sinema Yazarı)

Büyük bir Star Wars hayranı sayılmam. İlk iki üçlemenin toplamda iki filmi dışında (V ve III) –ki onların da sinemasal anlamda sıkıntıları mevcuttur– Star Wars evrenini, bir türlü hakkı verilemeyen, hikâyeleri layıkıyla anlatılamayan bir evren olarak görürüm. Filmlerin neredeyse tamamına hakim bir tempo sorunu olduğunu, böylesi yoğun bir hikâye anlatmaya kalkışan bir yönetmenin bir metronoma sarılması gerektiğini düşünmüşümdür. J. J. Abrams’ın Star Wars’u öncelikle bu sorunu bertaraf ediyor, bir metronomla yola çıkıyor. Hem de ikinci üçlemedense ilk üçlemeye organik olarak bağlanıp, ‘demode’ olmaktan hiç çekinmeyerek…  Güç Uyanıyor, tıpkı filmi izleyen herkesin ileri sürdüğü gibi, Yeni Bir Umut’un hikâyesini bütün ana haklarıyla taklit ediyor gerçekten. Ancak mitolojisine müthiş bir tazelik kazandıracak manevraları da hiçbir anında ihmal etmiyor. Kaldı ki tarih tekerrürden ibarettir. Tarihteki benzer olaylar da farklı sonuçlar doğurabilirler. Sözün özü, serinin bana kalırsa en iyi çekilmiş filmi olan Güç Uyanıyor, izleyenine merak aşılıyor. Şimdilik yeter de artar.

 

Murat Karakuş (Sinefil)

Star Wars gibi bir popüler kültür fenomeninin tüm hayranlarını aynı anda memnun etmek mümkün değil. Orijinal film üçlemesinden sonra dizilerle, kitaplarla genişletilmiş bir evren var ortada ve bunun açtığı alanların sınırsız olması hem iyi hem de kötü. Yeni izlediğimiz Star Wars Episode VII’a bu açıdan bakacak olursak, reboot yapsalar “gerçek Star Wars bu değil” denilecekti, olabildiğince benzerini yaptılar bu sefer de “aynısı olmuş ilkinin kopyası bu” denildi. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değilse bir sonraki seçenek olabilecek en çok kişiyi memnun etmektir. Bunun yolu da yolu ani değişikliklere gitmemektir. Star Wars: Güç Uyanıyor’da J. J. Abrams bunu yaptı. Serinin ruhunu muhafaza edip baştan sona heyecanlı ve nostalji yüklü doğru bir hikaye oluşturdu. Bu anlamda yaptığı işi yermek değil takdir etmek lazım. Kişisel olarak ortaya çıkan sonuçtan memnun kaldım. Yeni karakterleri de sevdim. Fakat 2017’de gelecek olan devam filminden beklentim çok daha yüksek. Çünkü nostalji temelleri sağlamlaştırıldı artık ve bunun üzerine yeni yapılar inşa etmek şart.

indir

 

Onur Kırşavoğlu (Sinema Yazarı)

Star Wars efsanesinin yeni filmi hem eski fanatiklere bir nostalji imkanı sunuyor, hem de yeni izleyiciler icin bir geçiş ve adaptasyon olanağı sunuyor.  Eskiden yeniye bir devir teslim töreni niteligi de taşıyan Star Wars: Güç Uyanıyor, karakterlerin hepsinin yerini doldurmaya çalışıyor. Bunu yaparken eski dostlarla hasret gidermemizi sağlamayı da ihmal etmiyor. Görsel açıdan son derece doyurucu olan, müzikleri yine serinin ruhuna eşlik eden filmin aksiyon sosu da tam ayarında. Mizahi yönünün de ilk çekilen seri tadında ve gayet etkileyici olduğunu belirtmek gerek. Özellikle yeni ve çok sevilen/sevilecek olan BB-8’in her görüldüğü sahnede yüzlerde bir gülümseme kaçınılmaz. Senaryo konusunda da serinin en açıklayıcı filminin bu olduğunu belirtip son mesajı ileteyim: “Hiç kimse Darth Vader olamaz.”

 

Ozancan Demirışık (Editör, Sinemasever)

Çekileceğinin açıklandığı 2012 yılından bu yana Star Wars: Güç Uyanıyor sinema tarihinin en çok beklenen filmlerinden biri haline geldi. Bunca baskı ve beklentinin altında böyle dört başı mamur bir film çekebildiği için J. J. Abrams alkışlanmalı. Senaryoda birtakım boşluklar olduğunu kabul etmekle beraber, bunların çoğunun sonraki filmlerde ilmek ilmek çözülecek gizem unsurları olarak kasten yerleştirildiğini düşünüyorum. Tıkır tıkır işleyen bir ritme sahip Güç Uyanıyor; üstelik hem motivasyon hem de görsel kimlik bakımından gayet ilginç bir villain olan Kylo Ren’le tanıştığımız, Rey gibi şahane bir kadın karakterin dizginleri eline aldığı, BB-8 gibi R2-D2 ile yarışabilecek kadar şahsına münhasır bir droide kavuştuğumuz bir film. Rian Johnson’ın çekeceği Bölüm 8 için ne kadar heyecanlı olduğumu söylememe gerek yok galiba.

 

Ömür Kuşluoğlu (Sinema Yazarı)

Her şeyden önce belirtmem gerekirse, 7. film benim için tam bir “dönüş” filmi oldu diyebilirim. Hikâye bazında aradan geçen otuz yıldan sonra eski seriden yarım kalan hikâyeler ile ticari amaç içerisinde sunulmuş bir spin-off olacak gibi düşünüyordum fakat “yeni” bir başlangıç olarak beni yeterince memnun etti. Genel anlamıyla doyurucu olsa da bazı göz tırmalayan sahneler de yok değildi. Finn’in bu ani değişime bir o kadar ani şekilde ayak uydurması, Rey’in Güç’e bu kadar kısa sürede yaklaşması biraz “n’oluyor lan?” dedirtmedi değil. Belli ki J. J. Abrams tarzı gereği çok kasvetli bir film yapmak istememiş ve olmadık yerlerde seyirci güldürmeye çalışmış, eh yani işin iyi tarafı da başarmış bunu. Hele Karanlık Taraf’ın yarım asırdır aynı taktiklere yenik düşüyor olmasına hiç şaşırmadım. Kylo Ren’e gelince, bence üzerine düşeni hakkıyla yerine getirdi. Kylo Ren’i ve hareketlerini o kadar çok eleştiren oldu ki, aslında amaç onun henüz daha çaylak olduğunu ve bu yaşta bu güçle doğru işlendiğinde ileride neler yapabileceğini seyirciye alt metin olarak vermekti fakat çoğu kesim bunu bilmesine rağmen görmezden geldi. Her şeye rağmen filmin verdiği hava “epik” tanımından uzak, daha çok “macera” tadında yaşandı. Her ne kadar çok garantici bir senaryo ile ilerlese de devam filmlerinin çıtayı giderek daha üst seviyeye taşıyacağına ve bu mirası güzel şekilde sürdüreceğine inanıyorum, şimdilik.

 

Tolga Demir (Sinema Yazarı)

Orijinal seriyi aratan prequel’lerden tam on yıl sonra gelen bir Star Wars filmi için beklentimi olabildiğince düşük tutmaya çalıştım. Bunun ardından, Güç Uyanıyor‘un bende bıraktığı izlenimse fazlasıyla başarılı oldu; aradığım tadı buldum. Genel yargıya nazaran filmin, Yeni Bir Umut‘un izinden gittiği konusunda hemfikirim ama aynılaştığı noktasına katılmıyorum. J. J. Abrams’ın yönetimine başta pek güvenmesem de, ortaya çıkardığı işi ve Lawrence Kasdan ile olan uyumunu çok sevdiğimi söylemem gerek. En önemlisi ise, bize özlediğimiz evreni alıştığımız koşullar altında sunmasıydı. Her Star Wars bahsi geçtiğinde üçlemeleri tek bir filmmiş gibi ele almaya alıştığımızdan, Güç Uyanıyor‘un hikâyesindeki boşluklar fazla göze çarptı belki ama Star Wars filmlerinde sıkça görülen bir durum bu aslında. Rey’li ve Finn’li Güç Uyanıyor tam olarak aradığımı verdi bana. Sekizinci filmi artık sabırsızlıkla ve daha büyük beklentilerle bekliyorum.

 

Yıldıray Kibar (Sinema Yazarı)

“Köklere dönüş” Star Wars: Güç Uyanıyor’u tanımlamak için çok iyi bir tanım bence. Star Wars’u sevmek aslında ilk üçlemeyi sevmek anlamına geliyor. İkinci üçleme, Sith’in İntikamı dışında büyük bir hayal kırıklığı oldu birçok kişi için. Star Wars’u sevdiren kodlardan uzaklaşan, yeni bir biçim/stil üzerine oturmaya çalışan yapıya sahipti. Olmadı. J. J. Abrams 7. filmi yöneterek büyük bir sorumluluk almıştı. Garantiye oynamayı tercih ederek, beklentileri yüksek ölçüde karşılayan bir işe imza atmış. Senaryoda Lawrence Kasdan’ın rol oynaması bile, filmin ilk serinin peşinde olduğunun kanıtı. Ben izlediğim kadarından keyif aldım. Diversity meselesini biraz abarttıklarını düşünüyorum. Rey’in Güç ile ilişkisindeki gelişim de fazla abartılıydı. Çoğu kişinin hoşlaşmadığı Kylo Ren karakterinin olgunlaşmamış/ergen bir karakter olarak yanlış resmedilmediğini düşünüyorum. Star Wars çok katmanlı içeriğe sahip bir film serisi değildi. Eleştirel veya mesaj kaygılı bir yapım da değildi. Epik macera hikâyelerinden esinlenen, basit mekaniğe sahip bir iyi ve kötü çatışmasıydı. Film bunu bizlere verdi. Daha fazlası için başka türlü yapımlara bakmak gerekir.