The Legend of Tarzan: WB’den Disney Tadında Bir Tarzan Filmi

Gösterime gireli ve üzerinde konuşulalı epey oldu aslında, ama ben de The Legend of Tarzan filmi hakkında bir şeyler yazmak istedim. Herkes konuyu bildiğinden, hatta filmi izlediğinden lafı uzatmayıp filmin sorunlarına dalalım. Beni en çok rahatsız eden sorun Belçika’nın Kongo’yu sömürgeleştirdiği dönemde geçip orada on milyon kişiyi katleden, pek çok insanın elini kolunu kestiren Leopold’un bu marifetlerine değinilmemesi. Aslında senaristler Leopold’u sıkça anıyorlar, ama Kongo’daki katliamına ve “yeterince” çalışmayan köleleri sakat bırakmasına bir tane replikte bile olsun değinilmiyor. Tabii ki Afrikalıların ellerinin, kollarının kesilmesini gösteren Blood Diamond gibi böyle sahnelere yer verilmesini beklemiyordum. Ama en azından repliklerde Leopold’un zalimliği anılmalıydı diye düşünüyorum. Halbuki bize sadece kabile şefinin ölümü ve köyün yakılması gösterildi. Bu filmi Blood Diamond dururken köleliğe değindiği için övecek değilim. Zira Blood Diamond -beyaz adamı ve kadını kahramanlaştırıp siyah adamı Birleşmiş Milletler’de eli kanlı liderlere alkışlatma çiğliğine düşse de- Afrika’da olanların bir kısmını otosansür uygulamadan göstermişti (tabii dönemlerin farklı olduğunu da belirtmek gerek). Politika demişken. Siyasilerin Kongo’daki kıyımlara seslerini çıkarmamalarının da işlenmemesi kötü olmuş kanımca.
legend-tarzan-christopher-waltz-captain-rom
Peki başka ne sorunları var filmin? On Hollywood filminden dokuzundaki kötü kahraman sorunu burada da mevcut. Filmde aslında iki kötü kahraman var. İlki Christoph Waltz’un oynadığı Leon Rom. Diğeri Djimon Hounsou’nun oynadığı kabile şefi. Fakat senaryo o kadar kötü ki iki karakter de harcanmış, iki karakterde de etkisiz kalınmış. Ne Rom unutulmayacak ya da duyguları harekete geçirecek (meâli, sinirleri bozacak) bir kötü karakter olmuş, ne de kabile şefi. Zaten şef çok az göründüğünden (başlarda ve finale doğru) onu umursamıyoruz. Dolayısıyla şefin karakter değil tip olarak kaldığını söylemek mümkün. Öyküsü de, Tarzan’la ilişkisi de epey kötü bir şekilde işlenmiş. Fakat asıl kötü olan bu şef ve Tarzan arasında etkileyici bir mücadele beklerken bu dövüşün epey kısa kesilmesi, oldu bittiye getirilmesi. Tarzan’ın Rom’la mücadelesinin bir nebze daha iyi işlendiğini söyleyebiliriz ama senaryonun bu tarafı da vasat kalmış. Bunun bir nedeni de Rom’un epey kötü ve klişe bir şekilde yazılmış olması. Bir de rol iki filminden birinde kötüyü oynayan Waltz’a teslim edilince klişeliğe sıkıcılık da eklenmiş oluyor. Zira Waltz, Spectre‘da olduğu gibi gene bir kötüyü daha kötü bir şekilde oynamış. Aslında bu kez daha az yüz ifadesiyle rolünü kotarmak istemiş, diğer karakterlerinden farklılaştırmaya çalışmış ama senaryo yüzünden de pek başarılı olamamış.legend-tarzan-jane-robbie-skarsgard-movie

Jane’in de hakkının verilmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Filmlerde ve animasyonlarda Tarzan’dan farksız olan, onun gibi daldan dala atlayan Jane burada daha ağırbaşlı, daha duygusal ama bir o kadar da etkisiz bir karaktere dönüştürülmüş. Yetenekli ve güzel aktris Margot Robbie’nin ne yeteneğinden ne de güzelliğinden yararlanabilmişler, ona bir alan açmamışlar. Jane’in farklı taraflarının törpülenmesi kötü olmuş. İşin politik tarafına dönersek. ABD’nin Kongo’daki varlığına bir eleştiri getirilemediğini söylememiz mümkün. Samuel L. Jackson’ın oynadığı George Washington karakteri derinleştirilmeden, hatta karakter hâline bile getirilmeden kahramanlaştırılıyor. Burada rahatsız eden şey siyahinin siyahileri kurtarması değil, Amerikalının Afrikalıları kurtarması. Bu açıdan bakınca Washington biraz rahatsız etti. Ama neticede Hollywood filmi. Bir Hollywood filminde gerçeklere prim verilmeyip aslında işgalci ve sömürgeci olan Amerika’nın kurtarıcıya dönüştürülmesi şaşırtıcı değil, hep olan şey. Filmin eleştirel düzeyinin “Kızılderililere çok kötü şeyler yaptık”tan ibaret olduğunu da belirtmeliyim.legend-tarzan-alexander-skarsgard-shirtless
Diğer sorunsa flashbackli anlatımı. Flashbacklerle karakterler derinleştirilmeye çalışılmış ama dikkat dağıtmaktan ötesine geçilememiş ne yazık ki. Tarzan-Jane âşkının da önceki filmler kadar iyi işlenemediğini, Tarzan’ı Tarzan yapan pek çok özelliğinin törpülendiğini ve finale doğru kurgunun epey vasatlaştığını da belirtmeliyim. David Yates gene başarısız. Müzikler de akılda kalıcı değil. Robbie ve Tarzan rolündeki Alexander Skarsgard’ı izlemek keyifliydi ama. Görüntü yönetmenliği de başarılı. Efektlerde sıkıntı yok. Özetle Warner Bros.’un yeni nesil Tarzan‘ı Disney’den çıkmış kadar temiz: Kan yok, şiddet çok az, Leopold’un icraatlarına dair bir replik bile yok. Disney yapsa böyle olurdu. Yılın en vasat gişe filmlerinden. Dilerim WB filmi devam ettirmez.

 

Yorum Gönderin