Nerde O Eski Tek Plan Sahneler

the-player-robert-altman.jpg

8 – The Player (1992):

Yazının başında da yollama yaptığımız gibi The Player, daha açılış sahnesinde bile şimdiki filmlerde eskisi kadar çok plan sekansa yer verilmediğinden yakınıyor. Bu yakınışı muhteşem bir plan sekans içerisinde gerçekleştirmek ise Altman’ın pür dehası. Senaryolar tarafından sürekli yeni proje tekliflerine maruz kalan bir yapımcının hikayesini anlatan filmin 8 dakikaya yaklaşan bu enfes açılış planıyla Alfred Hitchcock ve Orson Welles gibi ustalara gönderme yaptığını tahmin etmek güç değil.

9 – Touch of Evil (1958)

İşte “eski plan sekanslar” deyince aklımıza gelecek ilk sahnelerden biri. Açılışta bagajına saatli bomba yerleştirilen bir araba görüyoruz. Arabaya yerleşen çift gaza basıyor ve yola koyuluyor. Bir süre onları takip ettikten sonra, Charlton Heston ve Janet Leigh’ten mütevellit esas çiftimiz kadraja giriyor ve kamera arabayı bırakıp çiftimizi takip etmeye başlıyor. Tam yönetmenin Hitchcockvari bir feyk ile bizi kandırdığını düşünürken mevzubahis araba tekrar kadraja giriyor ve yavaş yavaş, çiftimizin yanından ayrılamadan ilerliyor. Bir yanda bomba dolu araba, diğer yanda olaydan habersiz yolunda yürüyen bir çift. Çift yavaş yavaş yürüyor, araba bir türlü uzaklaşamıyor. Rahatlayamayan seyirci, milim milim artan gerilim. İşte sinema bu!

10 – Atonement (2007)

Atonement filmi o merak ve heyecan dolu dram kısmını aşıp savaş filmi tadı yakaladığı sahnelere geldiğinde çoğu seyirci bundan hoşnutsuz kalmış olabilir. Ancak bu aşamada öyle bir sahneyle karşılaşıyoruz ki ne şikayet etmek ne de sızlanmak mümkün oluyor. Tek plan bir savaş sahnesi. İçinde kavgalar da oluyor, bombalar da patlıyor, atları da vuruyorlar. Sonrasında askerlerin toplu halde marş söylediği bölüme bağlanması ise Joe Wright’ın bu işi gerçekten iyi kıvırdığını belgeliyor. Yaklaşık 5 dakika süren harika bir plan.

11- The Bonfire of the Vanities (1990)

Şu sinema aleminde kafayı uzun ve kalabalık tek planlarla bozmuş birine ihtiyacımız varsa hiç düşünmeden Brian De Palma’nın telefonunu arayabiliriz. De Palma’nın sırf plan sekans almak için film çektiğini iddia edenlerin sayısı bile hayli fazladır. 1990 tarihli dev kadrolu The Bonfire of the Vanities de yönetmenin bu arzusunu körüklediği filmlerden biri oluyor. Filmin kendisi kimseye yaranamasa da açılış sahnesinde De Palma bugüne dek yaptığı en iyi shot’lardan birini alıyor ve kendisini affettirmeyi başarıyor. Ünlü yazar Peter Fallow’un (Bruce Willis) bir lansmana çıkmadan önce mekana girişi, arabayla ilerleyişi, türlü haylazlıklar yapışı, üstünü baştan aşağı değişmesi ve sonunda gazetecilerin önüne çıkışı. Festivallerde filmin tamamı değil de sadece 4:30 dakikalık bu enfes açılış sahnesi gösterilseydi iki üç kat daha fazla alkış alırdı muhtemelen.

12 – Notorious (1946)

İki saattir sinema konuşuyoruz bir kere Alfred Hitchcock demedik. Pek çok yenilikte ve terimde olduğu gibi, plan sekanslar da usta İngiliz’in uzmanlık alanlarının içinde yer alıyordu. Bu konudaki en meşhur örneklerden biri ise 1946 tarihli Notorius’tan. Nazi olan kocasına çaktırmadan mahzenin anahtarını çalıp kahramanımız Cary Grant’e yardım etmek isteyen Alicia (Ingrid Bergman) ilk tahlilde pek fazla gerilmesine rağmen anahtarı kocasına göstermeden saklamayı başarıyor. Sonrasındaki sahnede ise –özellikle o yıl için- olağandışı bir yöntemle yapılan kaydırmayı izliyor ve anahtarın son hali ile ilgili fikir ediniyoruz. Sadece 35 saniye sürmesine rağmen tadı damakta kalan bir kesim.

13 – Week End (1967)

Jean-Luc Godard’ın trafik azabı üzerine çektiği sıra dışı filmi, ve o filmi en iyi özetleyebilecek nitelikteki bir sahne. Susmak bilmeyen kornalar, gıdım gıdım ilerleyen araçlar, sıkıntıdan ne yapacağını bilemez haldeki yolcular ve tam yedi buçuk dakika boyunca akarak tüm trafiği gözler önüne seren kamera. Bir de öyle bitiyor ki, kalbi olan izlemesin.

[Yazının devamı…]

Yorum Gönderin