The Handmaid’s Tale 3. Sezon 11. Bölümüyle bu hafta karşımıza çıktı. Sezon boyunca beklediğimiz savaş atmosferi, sezon finaline yaklaştıkça daha da hissedilir oldu. Yönetmen koltuğunda Deniz Gamze Ergüven’in oturduğu ‘Liars’ bölümü, sezonun adrenali en yüksek bölümlerinden oldu. Ağır aksak ilerleyen bu sezonda ‘Liars’ bölümü bu anlamda ilaç gibi geldi izleyiciye.
-Yazının kalan bölümü, bölüm ve dizinin geneli hakkında spoiler içerir-
June’un Gilead’a Darbe Planları
Sezonun 10. Bölümü olan ‘Bear Witness’ bölümünde Komutan Lawrence, eşini Kanada’ya kaçırmak için June’un yardımını istemiş, bunun karşılığında June da Komutan Lawrence’dan Gilead’ın çocuklarını da Eleanor Lawrence’la birlikte Kanada’ya götürme şartını koymuş, çocuklarla birlikte Komutan Lawrece’ın da Kanada’ya gidebileceğini söylemisti.
‘Bear Witness’ bölümünün finalinde Gilead’ın çocuklarını Kanada’ya kaçırma planları yapan ve bunun için Martha’lardan yardım isteyen June; muffin, yani evet cevabını almıştı. Bu doğrultuda planını şekillendirmeye başlayan June, Komutan Lawrence’a ne yapması gerektiğini anlattı. Komutan Lawrence başta her şeye ‘tamam’ dese de sonrasında, gözü korktuğu için olmalı, June’u yüzüstü bırakarak Eleanor’la birlikte Gilead’dan ayrılma kararı alır. Yakalanacağını anlayınca geri dönen Komutan Lawrence, June’la işbirliğine devam eder.
Jezebels’taki bir barmenle anlaşan June, Gilead’ın çocuklarını ve Lawrence’ları bir kargo uçağıyla Kanada’ya kaçırma planı yapar. Bu görüşmeden sonra Komutan Winslow’la karşılaşan June, Winslow’la gitmek zorunda kalır. June’u Jezebels’taki bir odaya götüren Komutan Lawrence’ın buradaki amacı elbette June’a tecavüz etmektir. Başta June kendine ‘şu anda bu beden sen değilsin; bir et parçasısın’ diyerek soğukkanlı davranmaya çalışsa da daha fazla dayanamayıp Komutan Winslow’a saldırır, olaylar elbette çığrından çıkar ve June Komutan Winslow’u öldürür. İlk kanı döken June tüm soğukkanlılığını yitirmiştir. Odaya gelen Martha, June’un 3. Sezonun 3. Bölümü olan ‘Useful’ bölümünde ölüme gitmekten kurtarıp Martha olmasını sağlayan kadınlardan biridir. ‘Useful’ bölümünden beri nerede olduklarını merak ettiğimiz bu beş Martha’dan biriyle bu bölümde karşılaşmış olduk.
June’un kendisine gelmeyi sağlayan ve hemen oradan gönderen Martha, diğer Martha’ların da yardımıyla Komutan Winslow’un cesedini yok eder. June ise Komutan Lawrence’la birlikte Jezebels’tan uzaklaşarak Komutan Lawrence’ın evine geri döner. Her zaman soğukkanlılığına hayran kaldığımız June’u Komutan Winslow’un cesedinin yanıbaşında donmuş halde görmek çok etkileyiciydi. Ve bir kez daha gördük ki Gilead’daki Martha’ların işbirliği ve ‘Martha Ağı’ damızlık kızların birlikteliğinden çok daha büyük.
Fred ve Serena’nın Yolculuğu
Nichole’ü geri isteyen Serena, Fred’e Kanada’da yardım edebilecek bir Amerikalı tanıdğını ve onunla iletişime geçebileceğini söyler. Serena’yı geri kazanmak isteyen Fred, bu teklife evet der ve ikili Mark Tuello’yla buluşmak üzere yola çıkar. Yolda araba sürmek gibi ufak bir özgürlüğü bie çok özlediğini hatırlar Serena. Bu yolculukta Gilead’ın Serena’dan aldıklarıyla yüzleşen Fred, yine de Gilead’ın Amerika’yı kurtardığını ve Gilead sayesinde elde edemeyeği makamlara ulaşabildiğini söyler.
Nihayet Mark Tuello’yla buluşan ikili Mark Tuello’yu bilinçsizce onu Kanada’ya taki eder. Burada ikiliyi tutuklayan Mark Tuello, Fred’e insan haklarına aykırı iş yapmaktan, çocuk alıkoymaktan ve tecavüz suçundan Kanada’da yargılanacağını söyler. Sonunda Fred, hak ettiğini bulmuştur.
Bu tutuklama esnasında Fred’in hala Serena için endişelenmesi, ve Serena’nın da Mark Tuello’ya güvenmkete ne kadar büyük bir hata yaptığını Serena’nın gözlerinde görmemiz bölümün en etkileyici anlarından biriydi. Fred’in sonunda yargılanacak olması ve Gilead’da artık durumun değişeceğine dair umutlanmamız şimdiden dördüncü sezon için seyirciyi heyecanlandırıyor.
Değerlendirme
Eleanor’un, Joseph’in alnına silah doğrultarak başlayan bölüm; başından bizi heyecanlandıracak bir bölümün geldiği mesajını vermişti aslında. June’un çılgın planı, Martha’larla işbirliği, Jezebels’taki cinayeti bir yana Fred ve Serena’nın tutuklanarak Kanada’ya götürülecek olması yaklaşan devrimin ayak sesleri adeta. Sezonun en başından beri bu devrimi bekleyen seyircinin sonunda Komutan Winslow’un öldürülmesi ve Waterford’ların tutuklanması gibi somut adımlar görmesi seyircinin kanındaki ‘Devrim’ ateşini bir kez daha alevlendirdi.
Bölümün en can alıcı anlarından olan Serena ve Fred’in yolculuğu ve yolculuk esnasında Gilead’ın onlara ne yaptığıyla yüzleşen çiftin, yolculuk sonunda tutuklanması oldu. Daha önce Mark Tuello; Serena’ya onun Gilead’a dönmek zorunda olmadığını, isterse uzaklara gidebileceğini ve bu konuda yardım edebileceğini söylemişti. Serena’nın Gilead karşıtı olan Mark Tuello’dan Nichole’ü Gilead’a getirmek için yardım istemesi beni çok şaşırttı, sonradan şu ihtimali düşündüm elbette; Serena Fred’e tuzak kurmuş olabilir mi? Son zamanlarda Gilead’da mutsuz olan ve Fred’le evliliğini bitirmeyi düşünen Serena’nın Nichole için Mark Tuello’yla bu anlaşmayı yapması oldukça büyük bir ihtimal. Peki Serena gerçekten Fred’i Kanada’ya mı teslim etti yoksa Mark Tuello çifte tuzak mı kurdu, bunu ilerleyen haftalarda öğrenmiş olacağız.
June’un Komutan Lawrence’ın evine geldikten sonra evdeki Martha’larla ve özellikle Eleanor Lawrence’la ilişkisi, evde adeta lider konumunu almasını sağladı. Evdeki Martha’lardan biri olan Beth’in June’un diğer Martha’larla iletişime geçmesini sağlaması ve June’un evdeki olayları ve insanları yönetmesi Beth’in June’a kefil olmasına ve Martha’ların June’a güvenmesini sağladı. Bu bölümde daha fazla izlediğimiz June ve Martha işbirliği, bölüm sonunda bir cesedi ortadan kaldırma raddesine kadar vardı.
Dizinin birinci sezonundan itibaren merak ettiğimiz Martha’ların hikayesine en çok üçüncü sezonda dahil olduk ve onların gözündeki Gilead’ı, onların devrimini özellikle bu bölümle izlemiş olduk. June’un da en başından beri merak ettiği Martha’larla ortaklığının bu hale gelmesi Beth sayesinde oldu elbette. Böylelikle Gilead’ın köle kadınlarının ortaklığı daha da büyüdü.
İlk izlediğinizde fark etmemiş olabilirsiniz ancak Fred ve Serena tutuklanırken Luke da araçlardan birinin içindeydi ve eminim Fred’in o şekilde alıkoyulması Luke’a çok iyi hissettirmiştir.
‘Blessed be the fight’ deyimiyle yola çıktığımız üçüncü sezonda ‘Fight’ nihayet somut olarak başladı ve takip eden olaylar, görmeyi arzuladığımız ‘Gilead Yıkımı’na adım adım götürüyor.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.