Bakınız için yazan: Üstün Kaya
Biraz geç kalmış bir yazı ama malûmunuz Bakınız’ı yeni keşfettim ben. Yazacağım yazılar bir süre daha geriye dönük olur sanıyorum. Meğer ne çok biriktirmişim de farkında değilmişim.
Bu kralın konuşması – konuşamaması durumu tüm dünyada pek güzel yankılandı bildiğiniz üzere. Oscar kraldan çok kralcı oldu hatta; önüne gelen ödülü yapıştırmııştı bu filme. Hatta Oscar’dan da geriye gidelim. Hiç unutmuyorum, ilk fragman falan yayınlandı bu filmin; seyrettim. İyi, güzel, hoş bir film… zaten fragmanında her şeyi veriyor. Denk gelirse izlerim dediğim filmlerin rafına yerleştirdim ussal platformlarımda. Fakat ödül peşine ödül ve en sonunda Oscar alınca herhalde dedim fragmandan çok daha fazlası var filmde. Dedim ya, seyrettim filmi… ya bende bir problem var, ya herkes sapıtmış. Fragmanın ötesinde bir cümle kuramıyorum filme dair. Ne vardı acaba bu filmde bu kadar güzel olan da ben görememiştim? Kafa patlatmaya değer bir soru!
Niyetim kimsenin hakkını yemek ya da trollük yapıp ilgi çekmek değil. Filme kötü bir film demek değil niyetim; hatta çok iyi bir film. Sadece beklenti eşikleri çok düşmüş sanırım. Artılarıyla başlayalım… Mesela filmin açılış sahnesi ne kadar harikaydı. O konuşamamanın yarattığı gerilim ve utanma hissini daha filmin başında seyirciye harikulade bir şekilde verdi yönetmen, öyle değil mi? Sonrasında da film saat gibi ilerledi. Alt metnin çetrefesi de hoştu.
Ama bu kadar övgüye boğulan neydi? Toplum mekanizmasının bireyi nasıl ezdiğini (zenginler de eziliyormuş) anlatması mı insanları bu kadar etkilemişti acaba? Daha iyilerini seyretmedik mi bu konuda? Ayrıca filmin asıl oğlanı nihayetinde kral olmadı mı? Oldu. Yanlış anladıysam düzeltin lütfen: bu adam birey olamadı, kendiyle barışamadı… sadece sisteme entegre oldu. E o zaman tüm bu gaz niye? Biz seyrederken sanki bizim oğlan isyan etmiş, kendi yolunu çizebilmiş gibi niye sevindik?
Haddimi aşmadan konuyu değiştireyim. Kralın abisi ne kral adamdı di mi? Aşk meşk, hayatını yaşamış adam; en kraldan daha kral göründü benim gözüme. Neyse, fazla değiştirdik konuyu. Ne diyordum, The King’s Speech güzel film de abartılmış olduğunu düşünüyorum. Soruyu tersten sorarak cevaba yaklaşmaya çalışayım. Neden abartıldı bu film? Çünkü çok düzgün olmanın yanında ezilmiş bir egoya sahip bir liderin doğuşunu anlatıyordu. Seyirci de bir çeşit katharsis yaşadı sanıyorum; o yüzden çok beğendiler.
Toparlıyorum, baştan sona keyifle izledim. Kralın hem kekeme hem agresif olması ya da Hollywood klişesi beylik laflarda arada dikkatim dağılsa da kötü filmdi demeye yetecek kadar veri yok elimde. Fakat bunca ödülü almasını da içime sindiremiyorum. Filmle ilgili benim kaçırdığım başka noktalar mı var acaba? Belki ileride bir daha seyrederim.