The Tree of Life: Bir Terrence Malick Filmi!

Terrence Malick, Hollywood’ta kariyerine başlayıp kariyerini gene burada devam ettirmesine rağmen Hollywood’un kurallarından gram etkilenmeyen az sayıdaki yönetmenlerden bir tanesi. Bağımsız sinemada kariyerlerini sürdüren yönetmenler bile Hollywood’un kurallarına göre film çekerken Malick kendi köşesinde, kendi kurallarıyla filmlerini kotarmaya devam ediyor ve yüzde yüz eminiz ki devam edecek. Oscar’mış, Altın Aslan’mış, Altın Palmiye’ymiş, gişeymiş hiç umurunda değil adamın… Cannes gibi en görkemli festivalden en büyük ödülü kazandı bu sene ama Malick her zaman yaptığı gibi törene katılmadı ve ödül elleri arasında yükselmedi. Yadırgamıyoruz bu durumu. Tam tersine hayranlık duyuyoruz Malick’e… Genel geçer hiçbir şeye önem vermiyor.

Malick’in kendi kurallarıyla filmler çektiğinden bahsettim. Üç sene önce çekip tamamladığı The Tree of Life, hiçbir şekilde bir Hollywood filmi değil. Evet, Hollywood yıldızları Brad Pitt ve Sean Penn’i kadrosunda bulunduruyor (bu biraz da pazarlamayla alakalı. Zira şirket, “Bir Terrence Malick filmi” diye bu filmi geniş kitlelere satamayacağını biliyor. O yüzden bir kaç adet yıldız oyuncu gerekli pazarlama için. Filmi çoğu kişi Malick çekti diye değil, Pitt-Penn oynadı diye izleyecektir). Ama hikaye anlatımı olarak, kurgu olarak Hollywood filmlerine hiç mi hiç benzemiyor. Malick iki buçuk saatte hayatın ilk evrelerinden mahşer gününe kadar gezintiye çıkarıyor bizi. Şöyle bir düşünelim: Malick dışında bir kişi böyle bir senaryoyla bir stüdyonun kapısını çalsa… Filmde de yaklaşık yirmi-yirmi beş dakika uzunluğunda diyalogsuz bir evren sahnesi var (ki bu sahneler film başladıktan çok kısa bir süre sonra ekrana yansıyor). Birden dinozorlar görünürken hemen ardından sudaki yaşam, ardından gökyüzü, ardından rahimdeki döllenme gibi ilk bakışta birbirleriyle alakasız sahneler geçit yapıyor sırayla. Filmin geneliyse monologlarla ve yıldız oyuncuların yüzlerinin (genelde) perdede çok sık kalmadığı sahnelerle dolu. Diyaloglar çok az. Sean Penn en fazla on dakika görünüyor. Hiçbir Hollywood entrikası filmde yer almıyor. Bir büyüme hikayesi, evrenle paralel olarak anlatılıyor. Şimdi böyle bir senaryoya şirket evet der miydi acaba? Hiç sanmıyorum. Zira filmi sattıracak pek materyal yok filmde. Filmin çekilmesi büyük bir şans. Filmi Brad Pitt’in şirketi Plan B, Cottonwood Pictures ve River Road Entertainment ortaklığıyla kotarmış. Zaten Warner Bros, Fox gibi büyük mü büyük şirketlerin bu filme az da olsa para yatırmaları zor bana göre.

The Tree of Life çok farklı bir film. Malick’in en durağan, en az diyaloglu, hatta gene az monologlu filmi. Çok şey söylüyor Malick filminde. Hıristiyanlık’tan bilime, evrenin oluşumundan mahşer gününe, otoriter bir babanın yetiştirdiği çocukların ruh durumlarından anneliğe kadar onlarca konuya değiniyor. Hızlı kurgulu filmlere alıştırılmış seyirciler için bir azap The Tree of Life. Ama sinemayı her yönüyle sevenler için güzel bir deneyim olduğu da bir gerçek. Belki çok şey anlaşılmayacaktır filmden (filmi anlamayan bir sürü usta eleştirmen olduğunu söyleyelim) ama gene de filmin izlenmesini film bittikten sonra da üzerine düşünülmesini (sonuçta çerezlik filmlerden değil) Bakınız olarak tavsiye ederiz. Brad Pitt’in sevgi dolu ama bir o kadar otoriter ve şiddete meyilli bir baba rolünde döktürdüğünü de belirtelim. Sean Penn’in açıklamasına da sona gelirken yer vereyim: “Okuduğumda harika bulduğum bir senaryo sinemada aynı etkiyi bırakmadı. Bana kalırsa daha net ve daha geleneksel (Hollywoodvari bir anlatım mı?) bir anlatım filmin güzelliği ve etkileyiciliğinden bir şey götürmezdi. Açıkçası hala orada ne yaptığımı anlamaya ve buna ne gibi bir katkım olduğunu çözmeye çalışıyorum”. Gizemli yönetmen Malick’in bu son filmi ülkemizde Tiglon film dağıtımıyla 25 Kasım’da vizyona girecek. Filmin dvd ve blu-raylerinin Amerika’da piyasaya sürüldüğünü de belirtelim.


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir cevap yazın