Wer war Edgar Allan?: Ya da Sen Kimsin?


1984 yapımı Wer War Edgar Allan?(Edgar Allan Kimdi?), Michael Haneke’nin izleyebildiğim birkaç tv filminden biri. Senaryo Peter Rosei’nin aynı adlı romanından Haneke ve Hans Brockzyner tarafından kotarılmış. Başrollerde ise Edgar Allan’ı canlandıran Rolf Hoppe ve üniversite öğrencisi rolündeki Paulus Manker var.

wer war edgar allan
Venedik’te sanat tarihi okuyan alman uyruklu üniversite öğrencisinin (filmde ismi geçmiyor) babası ölmüştür. Babasının avukatı, hem miras işlemleri için hem de gence vermek üzere yanında bir mektupla Venedik’e gelmiştir. Avukatla konuşmalarından ve mektuptan da anladığımız üzere öğrencinin babasıyla arası iyi değildir. Babası, mektupta onun kendisini bile-isteye uzaklaştırdığından sitem eder. Öğrencinin Venedik’te okumayı tercih ederek kendisini sadece köklerinden ve babasından uzaklaştırmadığını aynı zamanda tercih ettiği yaşam biçimiyle toplumdan da izole olmaya çalıştığını görürüz: Sefil bir evde sefil bir biçimde yaşaması, babasının düzenli olarak gönderdiği paraları reddetmesi, saatlerce durup aynı heykeli farklı biçimlerde sürekli resmetmesi, kokain kullanması, hiçbir arkadaşının olmaması…

Sonradan adının Edgar Allan olduğunu öğrendiğimiz şahsı Haneke’nin, ilkin avukat ve öğrencinin etrafında göstererek sonra da birden konuya dahil etmesi dikkate değer bir nokta teşkil ediyor. Öğrenci, kafede oturmakta ve gazetede kontesin intiharıyla ilgili ‘Kokain: Venedik’te Ölüm’ başlıklı haberi okumaktadır. Yan masada oturan Edgar, “ilginç başlık değil mi?” der; böylelikle ikilimiz tanışmış olur. Edgar Allan, isminin Poe’yu anımsattığını söyler ki zaten kendisi de Poe gibi amerikalıdır. Edgar içkiye, kumara düşkün ve gizemli olaylara karşı merakı yüksek olan birisidir; tıpkı Poe gibi.

Bir süre sonra Edgar, öğrencinin gözünde esrarlı bir kişiliğe dönüşür ve gittikçe kafası karışan öğrencinin kafasında gerçekte Edgar’ın kim olduğuyla ilgili sorular oluşmaya başlar. En sonunda da Edgar’ın bir anda ortaya çıkması gibi bir anda da tamamen kaybolması onunla ilgili soru işaretini daha da derinleştirir. Edgar, gizemli varlığı, sınıflanamaz pozisyonu ve tanımlanamaz kişiliğiyle öğrenci için nasıl ki bir soru işareti oluşturuyorsa izleyici için öğrenci’nin kendisi de eksiltili sahneler nedeniyle dünyasına yeterince nüfuz edemediğimiz için bir soru işareti olarak varlık gösterir. Bu iki bilinemez, kendi konumunun belirginliğine ve sarsılmazlığına olanca güveniyle oturan izleyiciyi hazırlıksız yakalamak için yem olarak kullanılır.

edgar allan haneke
Poe gibi Kontes gibi arkalarında soru işaretleri bırakan kişileri anlamak ve sınıflamak zorluk içerdiğinden onları apayrı bir dünyanın insanlarıymışçasına addedip bulundukları ortamdan soyutlamak yanılgısına düşmek ya da kolaylığına kaçmak Edgar Allan gibi ömrünün son kertesinde bir bilinmeze dönüşmüş yanı başımızdaki herhangi biri görünümündeki bir insanı da öğrencinin gördüğü şekilde bir muammaya dönüştürmek aslında konumu sandığımız kadar net olmayan varlıklarımızı konunun dışında görmek için en kolay yol olsa gerek. Öğrenci tarafından kinik(Yakın Plan Haneke kitabında her fırsatta kinizme olan nefretini dile getirir Haneke)olmakla suçlanan Edgar’ın öğrenciye ‘’benim gençliğimi andırıyorsun’’ demesi film boyunca kendi gidişatını sorgulamaya yöneltilen izleyicinin öğrencinin nezdinde tokatlanmasının sözlü ifadesi olarak yer alır.

Edgar Allan Poe üzerinden Edgar Allan’ı, Edgar Allan üzerinden ‘öğrenci’yi ve ‘öğrenci’ üzerinden de izleyiciyi hedef alıp sorgulamayı herkesin kendi üzerinde yapmasını salık veren bir yapım Wer War Edgar Allan?

Edgar’ı bulamayan öğrenci yerde bir cüzdan bulup görüntüden çıkınca son karede Edgar’ın evi kalır ve ev küçülerek tv formatına hapsedilir. Böylelikle Haneke, sonraki filmlerinde de sürekli yapacağı gibi görüntünün(ya da daha genelleştirirsek medyanın) sunduğu gerçekliği Edgar Allan imajı üzerinden sorgulamaya ve sorgulatmaya girişir.

‘’Ben bütün filmlerimi anlaşılır buluyorum. İzleyici filmin anlatmak istediğini anlamakta zorlanmıyor. Bazıları bunun anlaşılırlıkla ilgisi olmadığını kabul etmiyorlar.’’

‘’İzleyiciye en ufak bir kaçış yolunu açık bıraksam o bu yolu kullanacak ve filmden kaçmak isteyecek. İzleyiciye kurtarıcı bir fırsat verirsem bu fırsata bel bağlayacak ve filmde esas söylenen ve gösterilen şeye yüz çevirecek.’’

‘’Sanatçının ‘ben’i bir ‘sen’, bir alıcı anlamına gelmeli.’’

Yukarıda tırnak içindeki satırlar yakın tarihte ülkemizde de yayınlanan ‘’Yakın Plan Haneke’’ adlı söyleşi kitabından Haneke’’ye ait. Bu satırlar, incelediğimiz bu film de dahil olmak üzere Haneke’nin filmlerinde doğrudan izleyiciyi hedef aldığının gayet açık ifadeleri…


Leave a Reply