The Wind that Shakes the Barley: İrlanda’da Kardeş Kavgası

Yüzyıllara yayılmış siyasal çatışmalar dünyanın her yerinde insanlığın başlangıcından beri devam ediyor. İster İspanya’nın BASK sorunu ve ETA örgütü olsun, ister sömürgeciliğin acımasız dişlileri arasında ezilmiş Peru’nun ‘Tupac Amaru Devrim Hareketi’ olsun, mücadeleler bitmiyor. İnsanlık yok olmadığı sürece de yok olmayacak gibi.

Genel seçimlerin yeni sonuçlandığı günlerde bizim kardeş kavgamız hala taze hala sıcak. Binlerce, on binlerce insan çözüm için, barış için istekli ve umutlu. Siyasal olarak oldukça hareketli dönemden geçerken IRA’nın ve İrlanda – İngiltere arasındaki anlaşmazlığın erken dönemlerini konu ‘The Wind that Shakes the Barley’ meselenin özüne inen bir yapıt. IRA’nın temellerinin atıldığı 1920’li ilk yıllarında başlayan filmde, iki kardeşin önce İngilizlerle sonra birbirleriyle olan keder verici hikâyesini izliyoruz.

Elbette gerçek olayları konu alan bu tür tarihi filmler gerçek hayatın klişelerinden beslenirler. Ken Loach, bu filmle gerçek hayatın klişelerinin arkasında yatan duygusal ve tinsel anlamları en iyi yakalayan yönetmenlerden biri. Bu sayede bir ‘Irish’ değil de bir ‘Brit’ olmasına rağmen özgürlükçü ve tarafsız anlayışıyla İrlandalıların ve IRA’nın gerçek hikâyesini gözler önüne seriyor.

Filmin, on göbek İrlandalı oyuncuları Cillian Murphy, Padraic Delaney, Liam Cunnigham ve Olga Fitzgerald ortaya koydukları oyun, son derece başarılı ve gerçekçi. İrlandalılar nevi şahsına münhasır bir topluluk olmasından gayri, Ken Loach oyuncu seçiminde uçrak hareketlere girmemiş. En doğru ve risksiz yöntemi izlemiş. Oxford’da hukuk eğitimi almış, önce şansını oyunculukta denemiş sonra televizyon yönetmenliği yaparak sektöre girmiş bir adamdan farklı bir hareket beklenemezdi zaten.

IRA’yı anlatan Michael Collins filminin hikayesini anımsatan bir hikayeye sahip The Wind That Shakes The Barley. Fakat her şey daha İrlandalı, çayırlar daha yeşil, isimler ve şarkılar daha bir otantik. İngiliz askerlerinin filmin başındaki zorbalıkları biraz abartılı gözükse de her şey gerçek olduğunu bilmek insanı insanlığından utandırmıyor değil. IMDB’de film için yapılan yorumlardan birinin başlığı (Was it worht it? // Değer miydi yahu?) Çok şey anlatıyor. İrlanda’dan sinemasever bir arkadaşımızın yazdığı bu yorumda, filmin samimi havasından ve o yıllarda verilen mücadelelerden ne kadar etkilendiğini anlatırken bir yandan ülkenin içinden bulunduğu ekonomik sıkıntılardan, İrlanda’nın Avrupa Birliği’nin yeşil ve huysuz cücesi olmasından dem vuruyor. Ayrıntılar ile ilgilenenler IMDB’de filmin sayfasına göz atabiliriler.

The Wind That Shakes Barley’in hikâyesi aslında ülkemiz için çok anlamlı. Muhafazakârlaşan toplumumuz, 25 küsur yıldır bitmeyen Kürt Sorunu, RTE, Ergenekon, PKK ve diğerleri. İngilizlerin ve İrlandalıların yakın tarihe bakarsak 1920’lerde başlayan çatışmalarını 80 yılda zor çözdüler. IRA’nın resmi partisi ‘Sinn Fen’ artık legal. Bakalım biz 1980’li yıllarda başlayan (aslında 1930’lu yıllardaki Dersim İsyanı daha doğru bir başlangıç tarih) iyi kürt – kötü türk /mutlu türk – mutsuz türk problemini kaç sene de çözeceğiz?

Peace out…


Yorum Gönderin