Türkçeye Yirmi Yaşında Öleceksin adıyla çevrilen 2019 yapımı You Will Die At Twenty isimli filmin yönetmenliğini, sudanlı Amjad Abu Alala üstleniyor. Filmin senaryosunu Yousef Ibrahim ile birlikte yönetmen Amjad Abu Alala yazmış. Film, 76. Venedik Uluslararası Film Festivali’nde En İyi İlk Film Ödülü’ne de layık görüldü. Yönetmen Amjad Abu Alala ilk uzun metrajlı filmi olan You Will Die At Twenty’nin oyuncu kadrosunda; Mustafa Shehata, Islam Mubarak, Mahmoud Elsaraj ve Bunna Khalid yer alıyor.
Dünyadan izole, yaşamın kendi inançları ve gelenekleri doğrultusunda sürdüğü bir Sudan köyünde geçen film, bir kehanetin insanların kaderini nasıl etkileyebileceğini gösteriyor. Müzzemil doğar doğmaz köyün din adamlarından biri onun 20 yaşında öleceği kehanetinde bulunuyor. Bundan sonrası hem Müzzemil hem de ailesi için bir kâbusa dönüşüyor. 19 yaşına basıp genç bir adam olan Müzzemil, kendi ölümünü beklerken varoluşsal ve içsel bir yolculuğa çıkıyor.
Günümüzde fazlasıyla duyduğumuz ‘Kaderin üstünde bir kader vardır’ sözünün açılımlarını bizlere sunan bu film, sinemadaki görselliği bir araçtan çok, amaç olarak kullanmayı tercih ediyor. Senaryo açısından sade kalan bu yapım, senaryodaki eksik parçaları görsel anlatımla tamamlama yolunu seçiyor. Yönetmen, çöl ve Nil nehrinin görüntülerini, fotoğraf kalitesinde bizlere aktarıyor. Pencerenin renklerinden, gökyüzünün maviliğine uzanan ve evlerin kahverengiliğini harika renk tonu seçimleriyle bizlere sunan yönetmen, görsel anlatımındaki başarısını ne yazık ki senaryoda sürdüremiyor. Potansiyelli bir yapım olmasına karşın, bu potansiyel tam anlamıyla beyaz perdeye uyarlanamıyor.
Müzzemil, batıl inançları olan Sudan’ın bir köyünde, çok küçük bir yaşta varoluşsal sıkıntılar yaşamaya mecbur bırakılıyor. ‘İngiliz’ diye bizlere tanıtılan Süleyman ile birlikte bu varoluşsal sıkıntıları aşmaya, bunlarla nasıl başa çıkılacağını öğrenmeye çalışsa da inanç, onun önüne hep bir engel olarak çıkıyor.
Yirmi yaşına bastığında öleceğini, ona ve tüm köye tebliğ eden şeyh, bunun dayanağı olarak ise batıl inançları öne sürüyor. Körü körüne bağlılığı esas alan bu yapım, vermek istediği mesajı, yapmak istediği eleştiriyi tam manasıyla beceremiyor. Elinde Süleyman gibi farklı kültürleri tanıyan bir karakter bulunmasına rağmen onu konuşturmayı pek tercih etmiyor. Süleyman’ın konuştuğu sahneler ise genellikle sinema veya kadınlar hakkında…
Ağır bir anlatıma sahip olan bu yapımın en önemli sahnelerinden biri, Müzemmil ve şeyh yerine vekalet eden din adamı arasında geçen diyalog olmasına rağmen, o sahne hem yarıda kesilmiş hem de o konu bir daha açılmıyor. İlk bakışta taciz gibi izlenim veren bu sahne, üzerine düşünüldükçe tacizden çok, ilgisiz ve kaderin akışına bırakılmış gibi duruyor.
Müzemmil ve Naima arasındaki aşk ise batıl inancın kurbanı oluyor. Müzemmil’in öleceğini düşündüğü için istememeye istememeye başkasıyla nişanlanan Naima ve öleceğini düşündüğü için hiçbir adım atmayan Müzemmil, aralarındaki ilişkiyi sonsuza dek gömüyorlar.
Film, Müzemmil’in kendisi, ailesi ve köyüyle hesaplaşmaya gidecekken yönetmen rotayı başka bir noktaya kırıyor. Herkes Müzemmil’in Nil nehrinde kaybolduğunu düşünürken, Müzemmil, Süleyman’ın söylediklerine kulak verip köyden ayrılıyor. Güzel ve anlamlı bir son gibi dursa da içinde problemler bulunuyor. Köyde yaşayan diğer insanlar Müzemmil’in öldüğüne inandığından, körü körüne batıl inançlara bağlılığı sürdürmeye devam edecekler. Lakin bizlere sunulan bu anlatının, köye ve onların inançlarına bir darbe vurması gerekmez mi? Yine aynı şekilde devam edeceklerse, neden bu kadar sahne izledik ki? Benim filmin sonundan beklentim bu değildi. Filmin sonlarına doğru yirmi yaşına giren Müzemmil ölmez ve köy halkı onun lanetlendiğini düşündüğünden, köyden kovar. Lakin içlerinde; şeyhe, onun söylediklerine ve batıl inançlara şüphe fidanları yeşerir. Yönetmenin tercihine saygı duymamın yanı sıra bu noktada yanlış bir karar verdiğini düşünüyorum.
Güzel bir görsellik sunan yönetmen Amjad Abu Alala, ilk film için gayet yeterli bir yapım ortaya koyuyor. Senaryodaki bazı bağlantılar daha güçlü ve daha dişe dokunur olsaydı, film bambaşka bir noktaya gelebilirdi. Benim filme puanım 60/100
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.